Akciğer kanseri ağırlıklı olarak 65 ila 84 yaş arası yaşlı bireylerde görülen ve tanı anında ortalama yaş 70 olan, ileri evrede tanı konulabilen, dünya çapında kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olarak gösterilen hastalıktır. Akciğer kanserine bağlı 2018 yılında yaklaşık 1,7 milyon birey hayatını kaybetmişken bu oranın küresel olarak 2035 yılına kadar artabileceği ve 3 milyon bireyin hastalığa bağlı olarak hayatını kaybedebileceği tahmin edilmektedir. Türkiye’de erkeklerde akciğer kanseri görülme sıklığı olarak ilk sırada, kadınlarda ise 5.sırada yer almaktadır. Uluslararası rehber görüşlerinde, akciğer kanserinin tedavi yöntemleri olarak kemoterapi, radyoterapi, kemo/radyoterapi, rezeksiyon yer almaktadır. 2018 Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü ile akciğer kanserli hastalarda devrim niteliğinde kanser immünoterapisi tedavisi literatüre dahil edilmiştir. Kanser immünoterapötik ilaçları, kanser hastalarının tedavisinde büyük başarı gösterse de akciğer kanserli hastalarda malnütrisyon prevalansı %34,5 ile %69 arasında değişmekte olup yüksektir. Kanserli bireylerde malnütrisyon durumunun erken tanınması, bireysel beslenme değerlendirmesinin yapılması hastalığın klinik seyrini ve hastaların yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyebilmektedir. İmmünoterapi öncesi ve sonrasında hastanın beslenme durumunu etkileyecek semptomları yönetecek ve diyetisyen tarafından yapılacak, nütrisyonel değerlendirme, nütrisyonel teşhis ve tanı, nütrisyonel müdahale, izleme/değerlendirme süreçlerini içeren diyet danışmanlığı temel tedavi yöntemlerinden biridir. Hasta tedavi sürecinde beslenme durumunu olumsuz etkileyecek hangi yan etkilere (iştahsızlık, tat, koku değişimleri, bulantı, diyare) sahipse, yan etkileri azaltacak ya da düzeltecek ve hastanın tüketebileceği, hastanın sevdiği, hastanın gereksinimi olan makro ve mikro besin öğelerini de karşılayacak beslenme önerilerinde bulunulmalıdır. Nitekim çalışmalar yetersiz beslenme ile immünoterapinin toleransı veya etkinliği arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Akciğer kanserli hastaların beslenme durumu sürekli değişmektedir ve beslenme müdahale yaklaşımlarının, tedavi semptom yönetiminin zamanında yapılması gerekmektedir.