uygulanan hastaların %0.3 -%6'sında GP saptanmaktadır. Günümüzde endoskopik incelemenin yaygınlaşması ile bu oran artmaktadır (2-6). GP'ler genellikle rastlantısal
GİRİŞGastrik polip (GP) lümene doğru çıkıntı oluşturan, mukoza veya submukozadan köken alan sesil ya da saplı lezyonlar olarak tanımlanır (1). Tüm üst gastrointestinal endoskopi Giriş ve Amaç: Gastrik polip lümene doğru çıkıntı oluşturan, mukoza veya submukozadan köken alan sesil ya da saplı lezyonlar olarak tanımlanır. Bu çalışmanın amacı, gastroskopi işlemi sırasında tespit edilen poliplerin görülme sıklığının, gastrik polip saptanan hastaların demografik özelliklerinin, poliplerin endoskopik ve histopatolojik özelliklerinin, eşlik eden diğer endoskopik bulguların ve tedavi şekillerinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya, Haziran 2017 ile Haziran 2020 tarihleri arasında üniversite hastanemiz gastroenteroloji bölümü endoskopi ünitesinde yapılan 13280 gastroskopi işleminde, polip saptanan 80 hasta dahil edildi. Seksen hastada toplam 125 polip saptandı ve retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaşı ve cinsiyeti, gastroskopi yapılma nedeni, polip sayısı, poliplerin midedeki lokalizasyonu, polipektomi yöntemi, polip histopatolojisi, Helicobacter pylori pozitifliği, intestinal metaplazi varlığı, atrofik gastrit varlığı, polipektomi sonrası komplikasyon gelişip gelişmediği tarandı. Bulgular: Seksen (%0.6) hasta ve bu hastalarda saptanan toplam 125 polip sonucu değerlendirildi. Hastaların 54'ü (%67.5) kadın ve yaş ortalaması 57.5 ± 12.5 yıldı. Hastaların %51.2'sinde endoskopi yapılma nedeni, başka merkezlerden kliniğimize polipektomi amacıyla yönlendirilmeleriydi. Mide mukoza örneklemesinde hastaların %11.3'ünde Helicobacter pylori pozitifliği, %20'sinde intestinal metaplazi, %21.2'sinde atrofik gastrit mevcuttu. Poliplerin %65.6'sında polip boyutu 10 mm'nin altındaydı. Polipler sırasıyla; en sık korpusta (%54.4), antrumda (%22.4) ve fundusta (%20 .8) saptandı. Poliplerin histopatolojisi en sık fundik gland polip (%42.4), hiperplastik polip (%30.4) ve nöroendokrin tümördü (%20.8). En sık uygulanan polipektomi yöntemi poliplerin %51.2'sinde biyopsi forsepsi ile polipektomidir. Hastaların 5'inde (%4) polipektomi komplikasyonu olarak postpolipektomi interprosedürel kanama gelişti. Sonuç: Çalışmamızda mide polip saptanma oranı literatür ile uyumlu bulunmuştur. Endoskopik olarak bazen poliplerin birbirinden ayırt edilmesi zor olabildiğinden mümkün olan her polibe güvenli bir şekilde polipektomi yapılmalı ve komşu mide mukozasından örnekler alınmalıdır.