Spor; beden, zihin ve ruh gelişimine hizmet eden bireysel ya da takım halinde gerçekleştirilebilen ve belirli kurallara tabi olan eylem olarak tanımlanabilmektedir. Spor; bireyi performans sergilemeye, rekabete, dayanışmaya, takımdaşlığa, başarıya yöneltmekte ve kişisel gelişime katkıda bulunmaktadır. Sporun tarihsel gelişimi, uygarlık tarihine koşut bir seyir izlemektedir. Öyle ki modern sporun gelişimini, kapitalizmin gelişimi üzerinden çözümlemek mümkündür. Bu paralelde sporun ilk ortaya çıkışı, insanın kendi varlığını keşfetmesi ve doğayla mücadeleye girmesi ile ilişkilendirilendirilebilmektedir. Spor, aynı zamanda kültürel bir eylemdir. Huizinga’nın oyun oynayan insanı simgeleyen ‘homo ludens’ kavramı ile işaret ettiği gibi, yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğuna dikkat çekmek ve ‘önce oyun vardı’ saptamasını yapmak mümkündür. Huizinga’ya göre kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken, gönüllü ve özgür bir eylem olan oyun; tarih boyunca, hayatın her alanında kültürün temel öğesi olarak varlığını sürdürmüştür. Oyunun kültürle olan bağından ve oyunun evvel ezel niteliğinden hareket eden bu çalışma; spor olgusunun Türkçedeki yer ve önemini atasözleri ve deyimler üzerinden araştırmayı amaçlamaktadır. Nitel desende oluşturulan çalışma, Türk Dil Kurumu Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nü evren kabul ederek tasarlanmış ve içerik analizi yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında Türkçede bulunan spor olgusu ile ilgili atasözleri ve deyimler tespit edilmiş ve oluşturulan kategoriler uyarınca değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında ise elde edilen bulgular yorumlanmış ve gelecek araştırmalara yönelik öneriler sunulmuştur. Çalışmada ulaşılan en temel sonuç, Türkçede bulunan deyimlerde spor olgusunun oldukça önemli bir yer arz etmesidir.