Bütün toplumlarda önemli bir problem sahası olan ve insanlık tarihinin başlangıcından beridir varlığını sürdüren suçu ve suçluluğu anlamaya yönelik birçok disiplin, çeşitli açıklamalar öne sürmüştür. Suçluluğun erkek cinsiyetiyle özdeşleştirilen bir olgu olması ile ve toplumsal cinsiyetin de etkisiyle suç işleyen kadınlar, erkeklerden daha çok yadırganarak toplumdan izole edilmişlerdir. Kadın ve suçluluk birbirine uzak iki olgu olarak düşünülse de geçmişten günümüze değin kadınların çeşitli şekillerde ve birtakım motivasyonlarla suça yöneldiği görülmektedir. Hatta son zamanlarda suç işleyen kadın oranındaki artış, dikkat çekici olmuştur. Kadınlar sıklıkla madde ile bağlantılı suçlar, aile ve yakın ilişki içerisinde olduğu bireyleri öldürme, hakaret, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından hüküm giymektedirler. Kadınların suça yöneliminin arka planında istismar gibi geçmiş travmatik yaşantılar, hormonlar, iş hayatına katılımdaki artış, dezavantajlı yaşam koşulları ve psikolojik bozukluklar gibi pek çok unsurun etkisi olduğu belirtilmektedir. Kadınların neden suçun faili olduğuna yönelik pek çok açıklama getirilmiş ise de kadın suçluluğunu önleme ve müdahale çalışmalarının oldukça sınırlı kaldığı göze çarpmaktadır. Dolayısıyla başarılı bir risk değerlendirme, önleme ve müdahale programları geliştirmek için kadın suçluluğunu belirli faktörlere indirgemek yerine çok yönlü şekilde ele alarak incelemenin en yararlı yaklaşım olacağı düşünülmektedir. İlaveten suç faili kadınların yeniden suç işlemelerini önlemede ve topluma kazandırılmalarında başarıya ulaşmak için hizmet sağlayıcıların profesyonel hizmet sunumuna katkı sağlayacak programların geliştirilmesi önerilmektedir.