Mekân kurgusu hem sinema sanatının hem de iç mimarlık alanın ortak bileşenidir. Mekân sadece belirli bir zamanı, tarzı veya kültürü sunmak için değil, aynı zamanda bir karakterin fiziksel durumunu ve duygusunu da aktarmak açısından önemli bir rol oynamaktadır. Çalışma kapsamında 2001: A Space Odyssey (Kubrick, 1968), American Psycho (Harron, 2000) ve Atonement (Wright, 2007) filmleri ele alınmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan keşfedici örnek olay incelemesi yönteminden faydalanılmıştır. Sınırlı bir sistemin derinlemesine betimlendiği ve incelendiği bu yöntem ile daha sonraki çalışmalar için ipuçları ve fikirler bulunmasına imkân tanımaktadır. Sinema filmleri yaşama biçimlerine referans veren geleneksel ve tipolojik bir türü temsil edebileceği gibi filmdeki karakterin fiziksel ve psikolojik durumu ile kişisel özelliklerini yansıtacak mekân tasarımında büyük rol oynamaktadır. Ayrıca sinema geçmiş ile geleceğe yönelik mekânları kurgu tekniği ile birbirine bağlayarak zaman ve mekân bağlamında bütünsellik ya da tezatlık yaratabilmektedir. Dolayısıyla sinemada anlatım ve temsil aracı olarak kullanılan iç mekân, senaryodaki atmosferi destekleyen ve karakteri yansıtan etkileyici bir dekoratif hikâye anlatım biçimidir. Mekân kurgusu olmadan anlatıyı izleyiciye aktarmakta zorluk yaşanabilir. Sonuç olarak Mimari ve sinema gibi gelişime ve yeniliğe açık iki disiplinin uygulayıcıları tarafından, birbirleriyle etkileşim halinde olması ve birbirlerini sürekli takip etmesi mekân tasarımında farklı bakış açılarının ortaya çıkmasında etkili olacaktır.