İnsani müdahale kavramı, haklı savaş doktrininin teolojik köklerinden, insan hakları gibi evrensel normlara uzanan bir tarihsel seyir izlemiştir. Günümüzde kavram, sosyal bilim alanlarındaki tüm kavramlar gibi, tek bir tanıma indirgenemeyen tartışmalı bir yapıya sahiptir. Kimi yazarlar, insani müdahalenin devletin egemenliğine zarar verdiğini ve uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye düşürdüğü görüşündedir. Kimileri ise insan hayatının devlet egemenliğinden daha öncelikli olduğu görüşünden hareketle insani müdahalenin kimi durumlarda gerekli olduğunu iddia etmektedir. 2001 yılında “Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu”, “Koruma Sorumluluğu” isimli bir raporla insani müdahale tartışmalarına yeni bir boyut ekleyerek, insani müdahale kavramı yerine koruma sorumluluğu kavramını önermiştir. Buna göre kendi halkını insanlık vicdanını kanatan kimi insancıl krizlerden koruyamayan, korumayan veya bizzat krizin sorumlusu olan devletlere yönelik gerçekleştirilecek askeri müdahalenin uluslararası toplumun koruma sorumluluğunu oluşturacaktır. Kıbrıs sorunu II. Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar gelmiş ve sürmekte olan bir meseledir. Bu mesele 1959 Londra-Zürih Antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile çözülmeye çalışılmış fakat başarıya ulaşılamamıştır. 20 Temmuz 1974’e kadar çok sayıda Kıbrıs Türk’ünün öldürülmesi, göçe zorlanması gibi olaylar ortaya çıkmış ve bu olaylar Türkiye’yi Kıbrıs’a yönelik bir askeri müdahale gerçekleştirmeye yönlendirmiştir. 15 Temmuz 1974’te Nikos Sampson önderliğinde gerçekleştirilen darbe girişimi ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuk açısından varlığını tescilleyen antlaşmaların ihlali ortaya çıkmış ve bu doğrultuda 20 Temmuz 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs Barış Harekâtı ile duruma müdahil olmuştur. Bu çalışmada cevaplandırılmaya çalışılan temel soru Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçekleştirmiş olduğu askeri müdahalenin, Koruma Sorumluluğu raporunun insancıl askeri müdahale için getirmiş olduğu altı kriteri karşılayıp karşılamadığıdır. Çalışmanın temel argümanı Kıbrıs Barış Harekâtı’nın koruma sorumluluğu kriterleri çerçevesinde bir insani müdahale olarak değerlendirilebileceğidir.