Araştırmanın amacı, Türkiye’de din eğitimi ve öğretimi sürecinde öğretmenlerin yeterliliklerini, ihtiyaçlarını ve sosyo-psikolojik problemlerini araştıran çalışmaları incelemektir. Bu alanda yapılan araştırmalara genel olarak bakıldığında, çok yönlü değerlendirmelerin ve genellemelerin yapıldığı meta-sentez ya da meta analiz gibi araştırmaların din öğretimi sürecinde henüz yapılmadığı gözlemlenmektedir. Araştırma, alandaki bu eksikliği giderme ve din öğretimi sürecindeki öğretmenlerin durumları hakkında kapsamlı bir bakış açısı ortaya koyma çabasındadır. Bu amaçla 2002 - 2022 yılları arasındaki makale ve lisansüstü tezlerden oluşan toplam 41 araştırmaya ulaşılmıştır. Araştırmaların tespit edilmesi aşamasında Google Scholar, Google Akademik ve Yüksek Öğretim Kurumu Ulusal Tez Merkezi veri tabanları kullanılmıştır. Tespit edilen makale ve lisansüstü tez çalışmaları meta sentez yöntemi kullanılarak incelenmiştir. İnceleme kapsamında ele alınan araştırmalar; amaçları, konuları, çalışma grupları, araştırmanın yapıldığı iller, çalışma yöntemleri, veri toplama araçları, sonuçları ve ileri sürdükleri öneriler doğrultusunda değerlendirilmiştir. Değerlendirme sürecinde tablolardan yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonucuna göre din öğretimi sürecindeki öğretmenlerin en çok; “yenilikleri takip etme”, “teknolojiden yararlanma”, “materyal geliştirme”, “öğretim programlarının yaklaşımlarını anlama”, “uygun yöntem seçebilme”, alanlarında yetersizlik yaşadıkları; “kendilerini geliştirme”, “dini bilgiyi aktarırken öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve davranışsal tutumlarını destekleyebilme”, “problem çözme ve baş etme konularında öğrenciye rehberlik edebilme”, “din öğretimini normatif bir din anlayışı çerçevesinin dışına taşıyabilme” ve “öğrencilerin gözünde güvenilir bir bilgi kaynağı olma” konularında sosyo psikolojik açıdan problem yaşadıkları ve bu doğrultuda desteğe ihtiyaçları olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, hali hazırdaki din öğretimi metodolojisinin, öğretmenlerin sosyo-psikolojik problemlerine çözüm önerileri geliştiren, onların yeterliliklerini yeniden düzenleyen ve bu doğrultuda ihtiyaçlarını karşılayan, çağın gereksinimlerine uygun yeni bir paradigmaya ihtiyacı olduğu görülmektedir.