Sonia Zyngier ii , Çev.: Adem Çalışkan iii Özet: Bu tebliğ, burada edebî-dilbilim incelemesinde en ileri nokta olarak ele alınan üslûpbilime farklı yaklaşımları tartışıyor ve bağlamsallaştırılmış bir üslûpbilimin edebiyat öğretimine olası yararlarını sunuyor. Üslûpbilimin çok can sıkıcı ve kaypak bir kavram olduğu varsayımından başlayarak, tümellerden ve mikrodilbilimsel gözlemlerden bağlam çalışması ve onun insanın davranış, konuşma ve iletişim davranış tarzındaki etkisine nasıl taşındığını belirtiyor. Bu tebliğin temel amacı, üslûpbilimin çok rahat bir biçimde dil ve edebiyat arasına yerleştirilebileceğini, kültürel uygulama olarak metnin anlaşılmasına katkısını ve böylece kültürel, edebî ve dilbilimsel araştırmalar arasında bir köprü olarak çalışabileceğini tartışmaktır. Bu argümanı desteklemek için, üslûpbilimin görüldüğü farklı ışıklardan bazısı tartışılıyor. Tebliğ, bağlamsallaştırılmış bir pedagojik üslûpbilimi tanımlamaya yardım eden bir teorik model teklif ederek sona eriyor.Anahtar Kelimeler: Üslûpbilim, Kültürel Araştırmalar, Edebî Farkındalık, Pedagoji.
1.GĠRĠġÜslûpbilimi tanımlamak hemen hemen imkânsız bir iĢtir. Onun alanını sınırlandırmak zordur: O dilbilimsel bir disiplin midir veya edebî eleĢtiri ve metin değerlendirmesi midir? O, yorumlamalardaki nesnellik veya öznellik tartıĢmalarının üstesinden gelebilir mi? O pedagojik bir değer taĢır mı? TaĢırsa, nasıl? BaĢlangıcından, üslûpbilim tarihi tartıĢma ve konsensüs yokluğu ile ĢekillenmiĢtir. Bir taraftan, eğer 1899'da Meyer-Lübke onun sanat olarak dilin incelenmesi olduğunu iddia ederek üslûpbilimden kaçındıysa (Ulmann, 1966, p. 99), 1909'da, Bally, edebî eserleri araĢtırmasına dahil etti ve yalnızca günlük konuĢmadaki anlamlı öğeleri araĢtırdı. Durum böyle olunca, üslûpbilim dil haritası ve edebiyat araĢtırmalarından kaybolmamıĢtır. Compagnon'un (1998, p. 179) metaforunu kullanmak gerekirse, -Üslûp, bugün küllerinden yeniden doğuyor ve güzel bir hal alıyor‖ (le style, aujourd'hui, renaît de ces cendres et porte beau). Gerçekten, bir asır sonra, Roy Harris'in (2000) baĢarısız olan bir proje, yani -üstdili geçerli kılmak için terk edilmiĢ ve harap teĢebbüs‖ olarak onu tasvir etmek için daha yeni teĢebbüsüne rağmen, hâlâ canlıdır. Bu saldırılar, ardı ardına gelen krizlerin ve sayısız tanımlardan biri olan tüm resmin, yani üslûpbilim tarihinin parçası olmuĢtur. Eğer sorunlar tanımlarda baĢlarsa, onun alanını ve bağlantısını belirleme vasıtası ile devam eder. Üslûpbilim dilbilime ya da edebiyat eleĢtirisine mi aittir? Toolan'ın (1996, p. 117) ifade ettiğine göre, -aĢağı yukarı son on beĢ yılda birbiri ile çarpıĢan yeni yaklaĢımların çoksesliliği, alt-disiplinler ve gündemler… meydana çıktı. Hem dilbilim hem de edebiyat eleĢtirisinde, vaktiyle öylesine çok sağlam ve aksi iddia edilemez ayrımların, Ģimdi ĢaĢırtıcı biçimde meydan okumak için korunmasız olduğu kabul edilmiĢtir.‖ Belki, alanın ele alınmayacak kadar pek belirsiz olduğunu, fakat üslûpbilimin edebiyatta ‗yakalanması zor‖ (elusive) (Widdowson, 1992) adı verilen Ģeyi sistemleĢtirmenin bir yö...