Gebelik döneminde intihar girişimi hayatın diğer dönemlerine göre daha düşüktür. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda özellikle yüksek risk grubunda olan gebe kadınlarda görülen intihar girişimi hem anneyi hem de fetüsün yaşamını tehdit ettiği için önemli sonuçları vardır. Çalışmamızın amacı acil servise intihar girişimi nedeniyle başvuran gebe hastaları sosyodemografik ve klinik özellikleri açısından değerlendirmek ve intihar girişimi yöntemlerine göre karşılaştırmaktır. Yöntemler: Bu çalışmada 1 Ocak 2009 ile 31 Aralık 2014 tarihleri arasında bir üniversite hastanesi acil servisine intihar girişimi nedeniyle başvuran 56 gebe hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınan hastalar intihar girişim yöntemlerine göre; Grup1; şiddet içeren (ası, yüksek yerden atlama, ateşli silah ile kendini vurma)ve Grup 2; şiddet içermeyen (ilaç alma) olarak iki gruba ayrıldı. Bu çalışma retrospektif kesitsel bir çalışma olarak planlandı. Hastaların sosyodemografik, klinik ve psikiyatrik özellikleri hasta kayıt sistemi ve dosyalar incelenerek tespit edildi ve gruplar arasındaki farklılıklar araştırıldı. Bulgular: Şiddet içeren intihar girişimi grubunda 15 (%26,7) hasta ve şiddet içermeyen intihar girişimi grubunda 41 (%73,3) olmak üzere toplam 56 hasta çalışmaya alındı. Şiddet içermeyen intihar girişim grubunda sigara kullanımı, can sıkıntısı sebebiyle intihar girişimde bulunma ve gebeliğin canlı doğum ile sonlanması şiddet içeren gruba göre anlamlı olarak yüksek iken hastanede yatış süresi ve gebeliğin fetal ölüm ile sonlanması düşük idi (sırasıyla: p=0.04; p=0.006; p=0.004; p=0.004). Sonuç: İntihar girişiminde bulunan gebe hastalarımızın çoğunluğu şiddet içermeyen grupta yer almasına rağmen şiddet içeren intihar girişiminde bulunan gebelerin hastanede yatış süresi ve fetal ölüm sayısında belirgin artışa sebep olduğu görülmüştür.