Tarihi olayları etkileyen en önemli süreçlerden biri imparatorlukların kurulmuş olmasıdır; çünkü imparatorluk sistemiyle sınırları genişletme politikası uygulanmış ve birçok imparatorluğun birbirleriyle savaşmasına sebebiyet vermiştir. Bu doğrultuda Osmanlı-Rusya imparatorlukları zikredilebilir. Osmanlı’nın kuzeyinde etkili olan Rusya, güneye doğru sınırlarını genişletme politikasını uygulayarak Osmanlı ile birçok savaş gerçekleştirdi. Kafkaslardan Balkanlara, Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar büyük bir güç haline gelen Osmanlı, Rusya’nın bu politikasını büyük oranda engelleyebildi. Bu bölgeler arasında Balkanlar, Rusya’nın egemen olmak istediği en başat bölgeler arasında yer almıştır; çünkü bu bölgede Rusya Panslavizm politikasını tamamlamayı hedeflemiştir. Bu nedenle Rusya’nın en büyük imtihanı güçlü bir Osmanlı’nın Balkanlar’daki varlığı olmuştur. Bununla birlikte Avrupalılar tarafından sömürgeciliğin yayılıyor olması da önemli bir süreç olarak gözlemlenmiştir. Bu nedenle Osmanlı sadece Rusya ile değil, sömürgeci Avrupa imparatorluklarıyla da savaşmıştır. Afrika’nın kuzey bölgesinin büyük bir kısmı başta olmak üzere, Afrika’nın birçok bölgesinde etkili olan Osmanlı, sömürgecilerin bu kıtaya girmesini uzun yıllar boyunca engelleyebilmiştir. Fakat 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, hem Balkanlar’daki hem de Afrika’daki dengelerin değişmesine sebebiyet verdi. Savaşı fırsat gören sömürgeci Avrupalılar 1884-1885 yıllarında Berlin’de Afrika Konferansı düzenleyerek kıtayı paylaşmaya başladılar. Bu bağlamda makale 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda zayıf düşen Osmanlı’yı gözlemleyen sömürgecilerin Afrika kıtasını nasıl paylaştıklarını ve sömürgeleştirdiklerini kaleme almaktadır.