İnsanların temel ihtiyaçları arasında önemli bir yer edinen barınmanın, gerek kırsal alanda gerekse de kentsel alanda önemli bir boyuta evrildiği görülmektedir. İnsanların konut edinmede değişik faktörlere maruz kaldıkları ve bunun konut edinme noktasında etkili olduğu görülmektedir. Bu durumun son yıllarda ortaya kona konut politikalarının değerlendirilmesini ön plana çıkardığı görülmektedir. Konut politikalarının ortaya konması ve buna yönelik çalışmaların yapılmasının ülkelerin kendi iç dinamiklerine göre şekillendiği ifade edilebilir. Bu kapsamda her ülkede konut politikalarının seyrinin, hem kamusal boyutta hem de özel alanda ortaya çıktığı görülmektedir.
Türkiye’de konut politikalarının kısa bir tarihi olduğu savunulabilir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan ve kentsel alandaki insanların barınma ihtiyaçlarının giderilmesine ilişkin ortaya konan kamusal konut politikalarının süreç içinde değişim ve dönüşüme uğradığı görülmektedir. Bu durumun Türkiye açısından konut politikalarında resmi aktörlerin ön plana çıkmasına ve sürecin bu kurumların politika ile dinamiklerine göre şekillenmesine neden olduğu ileri sürülebilir. İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan hızlı ve plansız kentleşmenin, çarpık bir yapıyı ortaya çıkardığı ve kentsel alanlarda barınma sorunu ile toplumsal sorunların ortaya çıkmasına etki ettiği savunulabilir. Kent mekanlarının plansız bir şekilde kullanılması ve konut ihtiyacının karşılanmasından ziyade rant temelli bir alanın yaratılmasının, gelir düzeyi düşük insanlar açısından barınma sorununun daha da büyümesine neden olduğu ileri sürülebilir. Bu durumun kentsel alanlarda kamu politikalarının barınma sorunu temelli olarak ön plana çıkmasına katkı sağladığı söylenebilir.
Çalışmada kamu politikası çerçevesinde konut politikaları ele alınmıştır. Daha sonra TOKİ eliyle konut politikalarının ele alınması söz konusu olmuştur. Çalışmada konut politikalarının değerlendirilmesi sonucunda istenilen politika çıktılarına/sonuçlara tam olarak ulaşılamadığı ve bu kapsamda kamu politikalarının sonuç verici bir seviyeye gelmesi için toplumsal sorunların öncelendiği ve önemsendiği devlet politikalarının gerekliliği ortaya çıkmıştır.