Örgütsel iletişim içerisinde resmi olmayan bir unsur olarak değerlendirilen dedikodu, Covid-19 Salgını sürecinde dijital ortamlarda veya dijital araçlarla gerçekleştirilen sanal dedikodu türüyle karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal hayat içerisindeki tüm örgütleri doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen Covid-19 Salgını, üniversitelerde gerçekleştirilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin de dijital ortama taşınmasını zorunlu kılmıştır. Görev ve sorumluluklarını çoğunlukla evlerinden gerçekleştiren akademisyenler hem öğrencileriyle hem de iş arkadaşlarıyla dijital araçlar vasıtasıyla iletişim kurmuştur. Dijital iletişimin ön plana çıktığı Covid-19 Salgını sürecinde sanal dedikoduyu konu edinen bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinin kullanıldığı bu çalışma kapsamında 15 akademisyenin düşüncelerine başvurulmuştur. Elde edilen bulgular, akademisyenlerin sanal dedikodunun varlığını kabul ettiklerini ve farklı sosyopsikolojik ihtiyaçlardan dolayı örgütsel iletişim sürecinde sanal dedikoduyu kullandıklarını göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, Covid-19 Salgını sürecinde yüz yüze iletişimin yerini dijital araç ve ortamlarla yapılan iletişim alırken yüz yüze gerçekleştirilen dedikodunun yerini ise sanal dedikodunun aldığı görülmektedir. Ayrıca bu araştırmada, sanal dedikodunun bireysel ve örgütsel boyutlarıyla farklı etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.