ÖZETGiriş: Bu çalışmada hastanemizde ürogenital tüberküloz nedeni ile takip ve tedavi edilen olgular değerlendirildi.
Materyal ve Metod:Ocak 2005-Ocak 2014 tarihleri arasında ürogenital tüberküloz tanısı alan toplam 31 olgunun demografik, klinik özellikleri ile laboratuvar verileri ve tedavi sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
Bulgular:Ürogenital tüberküloz tanısı alan 31 olgunun dokuzunda (%29) böbrek, yedisinde (%22.5) mesane, dokuzunda (%29) prostat, dördünde (%13) epididim ve iki olguda ise (%6.5) testis tutulumu vardı. Tüberküloz basili ile temas öyküsü beş (%16) olguda vardı. Beş (%16) olguya diabetes mellitus ve üç (%10) olguya ise malignite eşlik ediyordu. Olgularda en sık dizüri (%68) ve yüksek ateş (%55) yakınmaları olduğu görüldü. Yirmi olgunun (%64.5) histopatolojik incelemesinde tüberküloz basili saptanır-ken 15 olgunun (%48.4) idrar kültüründe Mycobacterium tuberculosis izole edildiği, 10 olgunun (%32.3) idrar örneğinde ise aside dirençli basil olduğu belirlendi. Tüm olgulara ilk iki ay dörtlü antitüberküloz tedavi ve daha sonra tutulum yerlerine göre 4-10 ay arası ikili antitüberküloz tedavi verildi. Antitüberküloz tedavisi esnasında bir olguya prostatektomi, bir olguya nefrektomi, bir olguya nefrektomi ile birlikte ileosistoplasti ve bir olguya da orşiektomi yapıldığı tespit edildi. Olgulardan sekizinin antitüberküloz tedavisi başlandıktan sonra takibe gelmediği, diğer olguların ise komplikasyonsuz iyileştiği belirlendi.Sonuç: Tüberküloz, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde halen önemini koruyan, tanısı güç, tüm sistem ve organları tutabilen, kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığıdır. Uzun süre devam eden ve klasik medikal tedaviye cevap vermeyen ürogenital yakınma-ları olan hastalarda ürogenital tüberkülozun akılda tutulması gerektiğini düşünmekteyiz.