Karşı aktarım tanımı, literatürde geniş yelpazeye sahiptir. Bu durum uygulamada da kendini göstermektedir. Dolayısıyla uygulamada karşı aktarımın kullanımına dair belirsizlik bulunmaktadır. Kavramın tarihsel sürecine bakıldığında bu belirsizlik anlaşılmaktadır. Freud'la başlayan bu kavramın tarihsel süreci öncelikle olumsuz olarak ele alınmıştır. Dolayısıyla Freud'a göre karşı aktarım baş edilmesi gereken bir durum olarak ele alınmıştır. Sonrasında ise kavramın olumsuz intibaı farklılaşarak olumluya dönüşmüştür. Ortaya çıktığı ilk dönemlerde olumsuz ve terapi sürecinde terapistin baş etmesi gereken bir kavram iken günümüze doğru gelindiğinde olumlu ve iyileştirici tarafına vurgu yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yetişkinlerle çalışan terapistlerin bu kavramı nasıl ele aldığı ve uygulamada nasıl çalışıldığını incelemektir. Bu bağlamda aktif olarak yetişkin danışan alan 16 terapistle görüşülmüştür. Bu görüşme sonucunda beş ana tema oluşturulmuştur. Bu temalar “karşı aktarımının tanımı”, “karşı aktarımının tetikleyicileri”, “karşı aktarımının terapide yansımaları”, “hangi kategori” ve “terapistlerin önerileri” şeklinde oluşturulmuştur. Bu verilerin sonucunda terapistlerin karşı aktarımı geniş yelpazede kullandığına ulaşılmıştır. Ancak katılımcıların ekseriyetinin karşı aktarımı tanımlarken çağdaş yaklaşımı esas aldıkları; uygulamada ise klasik yaklaşımı önceledikleri sonucuna varılmıştır.