Tek Meyve Portakal Değildir romanının, iki ataerkil kurum olan aile ve kiliseyi tersyüz ederek ataerkil düzene bir eleştiri getirdiği öne sürülebilir. Aile ve kilise, Jeanette'in gelişimi ve kimlik oluşumunda etkileri sebebiyle önemli bir yer tutar. Ek olarak gizemli bir şahsiyet olan anne karakteri her iki alanda baskın bir karakterdir. Kısıtlayıcı özellikleri ve ataerkil gündemlerine rağmen, bu kurumlar romanda ataerkil düzenin tersine işlemektedir. Bu çalışmanın amacı, aile ve kilisenin ataerkil düzenden saptığı durumları ve bu durumların ne anlama geldiğini bulmayı amaçlar. Çalışmanın kuramsal çerçevesi, getirdikleri psikoanalitik bakış açısı sebebiyle, Kristeva'nın kayıt kuramı ve "Stabat Mater" makalesindeki kuramsallaştırmalarından oluşmaktadır. Kristeva makalesinde, Bakire Meryem'i Hristiyanlığın sembolik düzeninde bastırılmışın geri dönüşü olarak ele almıştır, diğer bir deyişle, Bakire Meryem figürü semiyotik maddelerin sembolik düzende veya anneselin babasalda yüzeye çıkmasıdır. Bu durumlar romanda aile ve kilise alanlarında cinsiyet rollerinin içinin boşaltılmasında, dini dogmaların kişisel çıkarlara uyarlanmasında ve sembolik düzenin araçlarına direnmelerde görülmektedir. Semiyotiğin yüzeye çıkması aile ve kilisenin ataerkil düzenin araçları olmalarına rağmen bu alanların anneseli, babasal söylemlerinde bulundurduğunu ima etmektedir. Semiyotiğin semboliği işgali, bütünleştirici doğruların ve gelişme mitinin her insanın tecrübesini kapsayamayacağını, böylelikle ataerkil ve sembolik düzenin köşe taşlarının sorunsallaştırmasını beraberinde getirir.