İslami finans, varlığa dayalı yapısıyla hem sistematik riskleri azaltabilmekte hem de finans sektörü ile reel ekonomi arasında güçlü bir köprü kurabilmektedir. Bu açıdan faizli bankacılık sistemine göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Katılım bankaları, gerçek ticarete dayanan finansman modellerine göre çalışmaktadır. Bu durum bankacılık sektöründeki muhtelif krizlere karşı katılım bankalarını mevduat bankalarına göre daha dirençli hâle getirmektedir. Muhtelif krizler neticesinde bankaların en çok etkilendiği bilanço kalemi ise takibe düşen kredilerdir. Takibe düşen krediler, bankaların kalitesini gösteren en önemli bilanço kalemlerinden biridir. Takipteki kredi oranlarının artması, bankaları ve reel sektörü olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu bağlamda kitabın amacı, Türkiye’de İslami prensiplere göre faaliyet gösteren katılım bankalarının takip oranlarını belirleyen faktörleri incelemek ve mevduat bankaları ile aralarındaki farkı tespit etmektir. Kitapta, mevcut faktörler incelendikten sonra her iki banka türü karşılaştırılarak ekonometrik modeller ile analiz edilmektedir. Ayrıca 2008 global krizinin her iki banka türünü ne düzeyde etkilediği analizlerde yer almaktadır. Bu kitap ile İslami finans sahasında faaliyet gösteren katılım bankalarının en önemli sorunlardan birini teşkil eden kredi takip oranlarının belirleyicileri tespit edilmiş ve sektöre yeni bir perspektif sunulmaya çalışılmıştır.