İlk insandan itibaren toplumlarda yorgunluk, bitkinlik, gösterişçilik, tükenmişlik gibi durumlar gözlemlenebilmektedir. Bazı dönemlerde farklı yapılarda gözlemlenen ve başta birey sonra ise toplumu etkileyen bu durumların toplumu geçici veya köklü değişikliklere maruz bırakarak ortaya çıktığı görülmektedir. Toplumun yorgunluğu bireysel yorgunluktan farklı olarak büyük kitleleri etkisi altına alarak yeni bir toplum yapısı ortaya koymaktadır. Yorgunluk toplumunda bireyselleşen insanlar, performans öznesi hâline gelerek kendilerinin en yüksek yorgunlukları ile meşgul olmasıdır. Her şeyi yapabileceği motivasyonu taşıyan bireyler, durmadan üretim ve tüketim çarkı içerisinde bulunarak ruhsal durumlarını önemsememeye başlamıştır. Psikolojik rahatsızlıklar, fiziksel rahatsızlıklar ile aynı yöntem ile tedavi edilmemektedir. İnsanların ruhsal dünyasına etki eden bu durumlar dinlerin öğreti ve ilkeleri ile incelendiğinde çözümler ve doğru ilerlemeler sağlayabilmektedir. Çalışmanın amacı “yorgunluk toplumu” kavramından hareketle Kur’ân-ı Kerim’deki izdüşümleri a) aşırı tüketimle gelen yorgunluk, b) toplumsal tektipleştirme ile gelen yorgunluk, c) karşılık bulamamaktan gelen yorgunluk d) aşırı dünyevileşme ile gelen yorgunluk ve e) mal biriktirme (kariyer) sevdası ile gelen yorgunluk bağlamında açıklamaktır. İletişim ve tüketimin hızlandığı postmodern dönemde konu üzerinde derinlemesine çalışmaların yapılmaya başlandığı görülmektedir. Bu çalışmada Kur’an-ı Kerim’de yorgunluk toplumunun varlığı ayetler üzerinden izlenmeye çalışılmıştır.