Derin ven trombozu (DVT) cerrahi süreçte sıklıkla ortaya çıkan bir sorundur. Özellikle büyük cerrahi ameliyatlar sırasında koagülasyon sisteminin bozulması, derin venlerin travması ve ameliyat sonrası uzun süren yatak istirahati gibi nedenler DVT riskinin artmasında etkili olmaktadır. Cerrahi kliniklerindeki hastaların DVT riskinin belirlenmesi cerrahi hemşireleri açısından önemli konulardan biridir. Bu çalışma, genel cerrahi kliniğinde yatan hastaların ameliyat sonrası DVT riskinin ve profilaktik uygulamaların belirlenmesi amacıyla planlandı. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırma, etik kurul ve kurum izinlerinin alınmasının ardından, Mayıs-Ağustos 2021 tarihleri arasında bir eğitim ve araştırma hastanesinin genel cerrahi servisinde ameliyat olan 100 hasta ile gerçekleştirildi. Veriler, "Hasta Tanılama Formu" ve "Autar DVT Riski Tanılama Ölçeği" kullanılarak yüz yüze görüşme tekniği ile toplandı. Bulgular: DVT'yi önlemeye yönelik uygulamalar arasında; hastaların %69'u mobilize edilmiş, %35'ine dereceli kompresyon varis çorabı ve %80'ine heparin uygulaması yapılmıştı. Hastaların %12'sinde baldır ağrısı, %9'unda tek taraflı bacak ödemi, %11'inde çift taraflı bacak ödemi, %5'inde de bacakta hassasiyet mevcuttu. %4'ünde bacakta duyu kaybı, %3'ünde bacakta motor kayıp vardı. Hastaların DVT riski tanılama puan ortalaması 13,96±4,88 (min:5-max28)'di. Buna göre hastalar orta derece risk grubunda yer almaktaydı. Sonuç: Etkili DVT tanılamasının yapılabilmesi için ölçek kullanımının yaygınlaştırılması, cerrahi servislerde görev yapan hemşirelerin konuyla ilgili bilgilerinin güncel tutulması ve hastalara uygun profilaksi yöntemlerinin geliştirilmesi önerilebilir.