Sanayi devriminin sunmuş olduğu imkanlar neticesinde Dünya kentlerinde kırsalın itici gücü ve kentsel alanların çekiciliği ile nüfus hareketi hızlanmıştır. Nüfus hareketlerinin sonucunda artan nüfus kentsel alanlarda farklı yerleşim dokularının oluşmasına sebep olmuştur. Bu yerleşim dokuları genellikle plansız şekillenmiştir. Plansız yerleşimlerde yaşayanlar elektrik, kanalizasyon, temiz su ve sanitasyon gibi altyapı hizmetlerinden, barınma, ulaşım, güvenlik, istihdam, yeterli gıda, eğitim gibi sosyal ve mekânsal hizmetlerden mahrum kalmaktadır. Yeterli hizmetin sağlanamadığı toplumda ise sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlar oluşmaktadır. Birçok kent bu sorunlara cevap bulmak için sağlıklaştırma projelerini hayata geçirmektedirler. Toplumun sağlıklı kentlerde yaşayabilmesinin ve kentsel sürdürülebilirliğin sağlanmasının temel faktörü ancak sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması ile olabilmektedir. İnsanoğlunun, var olduğu süre boyunca, farklı ihtiyaçları doğacaktır ancak mutlu, refah, herkes için eşit eğitim, gelir, vergi ve sağlıklı yaşam hakkı her daim olacaktır. Bu nedenle mevcut yerleşimlerdeki sağlıklaştırma projelerinde sosyal sürdürülebilirlik faktörünün neden gerektiği ve bu faktörün nasıl sağlandığı bu çalışmanın temel problemini oluşturmaktadır.
Toplumun sağlıklı yaşam kalitesine erişebilmesi için sosyal, ekonomik, fiziksel ve çevresel parametrelerin sağlanması gerekmektedir. Bu çalışmada, belirtilen fiziksel, çevresel ve ekonomik boyutlardaki parametrelerde yaşanacak herhangi bir aksaklığın sonucunda bireyin ve toplumun sosyal boyutlarda etkilendiği vurgulanmaktadır. Sosyal sürdürülebilirliğin sağlandığı çevrelerdeki bireylerin daha mutlu olduğu savunulmaktadır. Çalışmanın kapsamında mevcut yerleşimlerde sağlıklaştırma uygulamasını deneyimlemiş olan Mumbai kentindeki iki farklı mahallede bulunan Lallubhai ve Natwar Parekh yerleşimleri örneklem alanı olarak seçilmiştir. Örneklem alanlarının yapılaşma koşulları, mekânsal özellikleri ile kullanım sürecindeki yerel halkın sosyal, fiziksel, çevresel, ekonomik koşulları literatür verileri doğrultusunda analiz edilmiştir. Analiz edilen örneklem alanları sürdürülebilirlik ve sosyal sürdürülebilirlik parametreleri bağlamında yorumlanmıştır. Çalışmanın sonucu, ihtiyaçlar sebebiyle yeniden yapılaşması gereken mevcut yerleşimlerin sürdürülebilirlik ve sosyal sürdürülebilirlik bağlamındaki parametrelerle neden ve nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda bilime önemli katkı sağlayacaktır.