Amaç: Bu çalışmada, mikrobiyoloji laboratuvarına gelen idrar örneklerinin yaş ve cinsiyete göre kontaminasyon oranlarının belirlenmesi ve bu oranları etkileyen faktörlerin irdelenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: 17 Mayıs 2017 ve 08 Kasım 2019 tarihleri arasında laboratuvara gelen toplam 17 730 idrar kültür sonucu retrospektif olarak incelendi. Kantitatif olarak ekim yapılan idrar kültüründe, ≥104 CFU/ml üreyen bakteriler üropatojen olarak kabul edildi. Ürogenital flora elemanı ya da üç veya daha fazla farklı tipte bakteri üreyen kültürler ise kontaminasyon olarak değerlendirildi. Bulgular: Laboratuvara gelen idrar kültür örneklerinin 6008 (%33.9)'inde üreme olup 11 722 (%66.1)'sinde olmadı. Üreyenlerin 3647 (%20.58)'si kontaminasyon olarak değerlendirildi. Kültür sonuçları cinsiyet ve yaşa göre kıyaslandığında; kontaminasyon oranı kadınlarda %25.3, erkeklerde %15.6, bir yaşından küçük çocuklarda %28.9 ve 5 yaşından büyüklerde, genel ortalamaya yakın bir şekilde %19.9 olarak tespit edildi. Genel ortalamanın aksine 0-5 yaş arası erkek çocukların ortalaması aynı yaş grubu kız çocuklarına göre daha yüksekti. Sonuçlar: Çalışmamızda, 0-5 yaş arasında kontaminasyon oranı genel ortalamadan daha yüksekti. Kadınlarda erkeklerden, 5 yaş altındaki çocuklarda ise diğer yaş gruplarından daha yüksek oranda olduğu görüldü (p<0.05). Beş yaş altındaki erkek çocuklarda ve 5 yaş üstündeki kız çocuklarda kontaminasyon en yüksek oranda olup aradaki fark istatiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.037 ve p=0.000). Kontaminasyon, pre-analitik ve post-analitik süreçlerin doğru uygulanmamasından veya etken tanımlanmasındaki farklılıklardan kaynaklanabilir. Pre-analitik aşamayı etkileyen ana faktörler olan idrar toplama, saklama ve taşıma için uygun teknikler kullanılarak kontaminasyon oranları azaltılabilir. Bu nedenle kontaminasyon oranlarının düşürülmesinde süreçlerin doğru uygulanması ve etken tanımlanmasında standardlara uyulması önemlidir.