Rehabilitation after gynecological cancer treatment

A qualitative exploration of fear of cancer recurrence in Turkish cancer survivors who were referred for colposcopy

“…Women with a risk of cervical cancer may have severe anxiety due to the possibility of separation from their spouse, children and loved ones (Cotton et al, 2015;Uner & Korukcu, 2020). Because the woman has a vital role in the family, facing the risk of cancer recurrence negatively affects not only the patient but members of the whole family (Weare, 2015). In our country, especially in families with a patriarchal structure, many women do not work for income and alone undertake the maintenance tasks of the family members at home (Uner & Korukcu, 2020).…”

“…In our country, especially in families with a patriarchal structure, many women do not work for income and alone undertake the maintenance tasks of the family members at home (Uner & Korukcu, 2020). After cancer is diagnosed, the woman has to switch from caregiver to care recipient in the family (Alan et al, 2019;Smith, 2017;Weare, 2015). The other concern of these women is that if something happens, it is unclear who is going to take care of the children (Cotton et al, 2015;Uner & Korukcu, 2020).…”

“…Understandably, all patients with cancer have some concerns about recurrence or progression and these illness-or death-related concerns lead individuals to return to their inner selves and make them lonely (Curran et al, 2020;Thewes et al, 2012). When severe, women may experience severe anxiety due to the possibility of separation from their husbands, children, and loved ones (Cruickshank et al, 2020;Weare, 2015). In particular, another source of concern for women at a high risk of cancer recurrence in patriarchal families in Turkey is that it is unclear who would take care of the survivors when something happens to them (Körükcü, 2018).…”

Bazı Yaşamsal Geçişler Zordur. Jinekolojik Kanser Tanısı Almak Gibi...

“…ünümüz tıbbının ve insanlığın en öncelikli sorunlarından birisi olan kanser; korku, umutsuzluk, suçluluk, çaresizlik, dayanılmaz ağrılar, terk edilme ve ölüm duygularını çağrıştırmaktadır (1). Kanser tıbbi-fiziksel bir hastalık olmasının yanında, ölümcül sonuçları nedeniyle, jinekolojik kanser tanısı alan kadınlar için bir yıkım olarak algılanabilmekte, ruhsal ve psikososyal açıdan birçok sorunu içinde barındırabilmektedir (2,3).…”

“…Kanser tanısından sonra kadınların mümkün olduğunca kısa sürede normal yaşamına dönmesi ve hareketsiz bir yaşamdan kaçınması önerilse bile, kanser tedavisine başlanması kadının günlük rutinlerini, sosyal ilişkilerini, çalışma durumunu ve yaşam kalitesi önemli derecede etkilemektedir (4). Her geçen gün görülme sıklığı artan kanser, bedensel zorluklarla birlikte hastaların sosyal yaşamını, hastalığın seyrini ve tedaviye yanıtı olumsuz etkilemekte, ruhsal sorunlara yol açmaktadır (3,4). Özellikle, jinekolojik kanserin ileri evrede farkedildiği ve tedaviye gecikmiş olarak başlanan kadınlarda kanser "sessiz katil" olarak nitelendirilmekte, bu durum hem kadın, hem de ailesinin günden güne tükenmesine ve umudunu yitirmesine sebep olabilmektedir (6).…”