Bu çalışmanın amacı meme kitlelerindeki vaskülariteyi değerlendirmek için, Renkli Doppler Görüntüleme (RDG), Power Doppler Görüntüleme (PDG) ve Süperb Mikrovasküler Görüntüleme (SMG) yaparak elde ettiğimiz bulguları, histopatolojik sonuçlar ile karşılaştırıp tanısal etkinliklerini değerlendirmektir. Yöntem: Belirtilen tarih aralığında, dahil etme kriterlerine uygun 46 hastaya gri skala USG, RDG, PDG ve SMG yapıldı. Her bir kitlenin vaskülarite özellikleri kaydedildi ve karşılaştırıldı. Bulgular: Kırk altı meme lezyonundan 26'sı benign ve 20'si maligndi. 26 benign lezyondan 19 tanesi fibroadenom, 5 tanesi granülomatöz mastit ve 2 tanesi sklerozan adenozis iken 20 malign lezyonun tamamı invaziv duktal karsinomdu. Benign lezyonlarda ortalama boyut 21,5± 9,6mm, malign lezyonlarda 12,4± 5,8mm idi. Renkli SMG (rSMG) ile malign lezyonlarda benign lezyonlardan daha fazla penetran damar (PV) tespit edilmiş olup malign lezyonlar için rSMG tarafınca tespit edilen PV sayısı, RDG ve PDG tarafınca tespit edilenden daha fazladır. Benign lezyonlarda rSMG ve RDG ile, PDG'ye kıyasla daha az PV tespit edildi. PV varlığı malignite tanısı için bir kriter olarak kullanıldığında, rSMG'nin duyarlılık, özgüllük, pozitif prediktif değer (PPD), negatif prediktif değer (NPD) ve tanısal doğruluğu, RDG ve PDG'ninkinden daha yüksekti. RDG ve PDG ile karşılaştırıldığında, rSMG ile daha fazla akım sinyali ve damar morfolojisi tespit edildi. Meme lezyonlarındaki vasküler paternlere göre farklı görüntüleme modalitelerinin tanısal etkinliğinde rSMG'nin duyarlılık, PPD, NPD ve tanısal doğruluğu, RDG ve PDG'ninkinden daha yüksekken, özgüllüğü daha düşüktü. Sonuç: rSMG, RDG ve PDG'den daha fazla vasküler dallanma detayı göstermekte olup benign-malign meme lezyonunun ayırt edilmesinde uygulanabilir bir yöntemdir.