Şensin AYDIN YAĞMUR, Leyla DOKUZER ÖZTÜRKGiriş Kapalı bir hacimde ortaya çıkan gölgeler kimi koşul-larda nesnelerin biçim, doku gibi özelliklerinin rahat ve doğru algılanmasını sağlarken kimi koşullarda da nesnelerin söz konusu özelliklerinin algılanmasında hatalara yol açarak görsel algılamanın yanlış ve zahmetli gerçekleşmesine neden olabilir. Bir hacimdeki gölgeler, nesne yüzeyindeki gölgeler ve atılan gölgeler olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirilebilir. Gerek nesne yüzeyindeki gerekse atılan gölgenin niteliğini, sertlik-yumuşaklık ve açıklık-koyuluk olmak üzere iki ayrı özellik belirler. Bir gölgenin sertlik-yumuşaklık özelliği, gölge sınırının kesin olup olmayışı ile ilgilidir. Sınırları kesin olarak algılanan gölge "sert" bir gölgedir. Gölge sınırının kolay algılanamadığı durumda "yumuşak" bir gölgeden söz edilir. Bir gölge ister sert ister yumuşak olsun, hacim iç yüzeylerinden yansıyarak ve/ya da göl-geyi yaratan ışık kaynağı dışındaki başka kaynaklardan gelen ışıkla aydınlanıyorsa açık, aydınlanmıyorsa koyu gölge olarak tanımlanır (Şekil 1, 2).Bir hacimdeki gölgelerin varlığı dolaylı aydınlatma yapılan ya da ışıklı tavan uygulanan hacimlerde algılan-maz. Bu iki özel koşul dışında her zaman gölgeler var olur ve aydınlatma düzeninin özelliklerine göre gerek sertlik-yumuşaklık gerekse açıklık-koyuluk bakımından çeşitli dereceler söz konusudur. Gölge özelliklerinin tanımlanmasına ve iç mimaride kabul edilebilir gölge derecelerine yönelik yapılmış çalışmalar çok sınırlıdır. Haeger, atılan ve nesne yüzeyindeki gölgeleri gölge oluşturan nesnenin boyutu, gelen ışığın açısı, gölge ve çevresi arasındaki ışıklılık farkı gibi farklı koşullar bağla-mında görsel olarak değerlendirmiştir (Haeger, 1977).
ABSTRACT ÖZET162