Güney Gotiği geleneğinden gelen Shirley Jackson'ın ünlü hikayesi “Piyango” belirsiz bir zaman diliminde Amerika’nın güneyindeki bir kasabada her yıl düzenli bir şekilde gerçekleştirilen piyangoyu konu edinir. Konformist ve geleneksel toplum eleştirisini sembolik ve toplumsal unsurlar üzerinden yapan hikâye kadim siyah kutudan çekilen kartla önce bir ailenin seçilmesiyle başlar. Bunun ertesinde de aileden kimin taşlanacağını belirlemek için ikinci bir çekiliş yapılır. Seçilen kişi tüm kasaba halkı tarafından taşlanarak öldürülür. Jackson'ın kullandığı ironi, sembolizm ve kullanılan dil öykünün sarsıcı etkisine katkıda bulunur. Şu bir gerçek ki geniş çaplı eleştiriler yapan ve rahatsız edici distopik bir hikâye olan “Piyango” en sıradan toplulukların bile şiddete meyilli olabileceğini göstererek insan doğasının konformizm karşısındaki zayıflığını gözler önüne serer. Karakterleri, mekânı ve anlatı yapısını analiz eden bu çalışma, hikâyede tasvir edilen gelenek, sosyal dinamikler ve insan doğası arasındaki karmaşık ilişkilere ışık tutarak gelenekleri körü körüne takip eden bir toplum üzerinden konformizmin ve aykırı düşüncenin çatışmasını ve bu çatışmanın sonuçlarını tartışmayı amaç edinir.