Sinif Öğretmenleri̇ni̇n Öz-Yeterli̇li̇k İnanç Düzeyleri̇ Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma

Abstract

The purpose of this research is to determine self-efficacy levels of classroom teachers. This research was conducted with 278 classroom teachers that work for primary schools in the province of Sakarya according  Yrd.Doç.Dr.,Bülent Ecevit üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi,Eğitim Bilimleri Bölümü C.EKER 163 to screening model To determine the self-efficacy beliefs of teachers, the long form of ‚Teachers' Sense of Efficacy Scale‛ (TSES) that was developed by Tschannen-Moran and Woolfolk Hoy (2001) and translated to Turkish language by Çapa, Çakıroğlu, and Sarıkaya (2005) was used. Cronbach's Alpha coefficient related to whole scale that was adapted to Turkish language was found 0.93 and sub-dimensions' alpha values are 0.82 for student participation, 0.86 for self-efficacy aimed at learning strategies, 0.84 for classroom management. To analyze data, statistical techniques as frequency, percentage, mean, and standard deviation were used. According to results obtained from the research, the general self-efficacy belief levels of classroom teachers that works in primary schools was found to be ‚sufficient‛. With respect to sub-dimensions of the scale, teachers found to be considerate their self-efficacy belief levels in having students participate in courses actively as ‚moderately sufficient‛, self-efficacy belief levels in using teaching strategies and in classroom management as ‚sufficient‛.

Politik Beceri ve Psikolojik Sermaye Arasındaki İlişkinin Öğretmen Görüşlerine Göre İncelenmesi

“…Öğretmenlerin öz-yeterlik inançları üzerine yürütülmüş çalışmalarda, katılımcıların öz-yeterlik inançlarının yüksek olduğu rapor edilmiştir (Ekici, 2006;Taşkın ve Hacıömeroğlu, 2010). Örneğin, ilköğretim okullarında görev yapan sınıf öğretmenleri üzerinde yürüttüğü çalışmasında da Eker (2014), katılımcıların öz-yeterlik algılarının 'yeterli' olduğunu saptamıştır. Sonuç olarak bizim araştırmamızda karşılaştığımız bulgunun, benzer çalışmalarla uyumlu olduğu görülmüştür.…”

Sınıf Öğretmeni Adaylarının İlkokuma Ve Yazma Öğretimine İlişkin Öz Yeterlik İnançlarının Belirlenmesi

“…Öz yeterlik kavramı öğretmen açısından değerlendirildiğinde, öğretmenliğin gerektirdiği görev ve sorumlulukları yerine getirebilmek için sahip olunması gereken bilgi, beceri ve tutumlar vurgulanır (Üstüner ve diğerleri, 2009). Bir başka deyişle öğretmen öz yeterliği denilince öğretmenin sınıf yönetimindeki yeterlikleri, öğrencileriyle ilişkileriyle ilgili yeterlikleri ve öğretim stratejilerini kullanmadaki yeterliğe olan inancı akla gelmektedir (Eker, 2014). Öğretmen yeterlik inancı; öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının nitelikli biçimde öğretim yapmasında ve öğretim sürecinde karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmede kendi yeteneklerine ve becerilerine ilişkin kişisel yargıları önemli rol oynamaktadır (Özdemir, 2008).…”

Sınıf Öğretmenlerinin İlk Okuma Yazma Öğretimi Öz Yeterlik Algıları ile Türkçe Dersi İlk Okuma Yazma Öğretim Programına Bağlılıkları

“…Öğretmen öz yeterlik algısı, genel olarak öğretmenin sahip olduğu becerilerle öğrencide istenen sonuçları oluşturup oluşturamayacağına ilişkin yargısını (Tschannen-Moran & Woolfolk Hoy, 2001) ve eğitim hedeflerine ulaşmak için planlama, düzenleme, etkinlik hazırlama gibi konularda bireyin kendi yeteneği hakkındaki inancını (Skaalvik & Skaalvik, 2010) ifade etmektedir. Başka bir deyişle öğretmen öz yeterliği denildiğinde, öğretmenin sınıf yönetimindeki yeterlikleri, öğrencileriyle ilgili olan yeterlikleri ve öğretim stratejilerini kullanmadaki yeterliğe olan inancı akla gelmektedir (Eker, 2014). Öz yeterlik algısı yüksek olan öğretmenlerin, orijinal fikirlere açık, öğrencilerin gereksinimlerine karşı daha duyarlı ve onların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yeni yöntemler uygulamaya daha istekli oldukları görülürken, öz yeterlik algı düzeyi düşük öğretmenlerin ise, öğretim süreçlerine ve öğrencilerine az zaman ayırdıkları, güdüleme konusunda da sıkıntılar yaşadıkları ve dolayısıyla sınıf ortamında baskıcı bir tavır sergiledikleri bilinmektedir (Palmer, 2006).…”