İnsan bilincinin temelde iki farklı yönü vardır. Bunlardan biri duygusallık, diğeri ise ussallıktır. Duygusallık insanın dinî boyutuna, ussallık ise düşünsel yani felsefî boyutuna karşılık gelir. İnsanın bu iki farklı tarafı, onun hayata tutunup, mutlu bir yaşam sürmesinde vazgeçilmez bir unsurdur. Ancak bu iki fenomenin birbirinden bağımsız şekilde değerlendirilmesi ikisinin de doğru bir şekilde anlaşılmasında önem arz etmektedir. Çünkü iki fenomenin de temelleri ve önerme biçimleri baştan farklıdır. Dinin temelinde ve önermelerinde duygu ağır basan asıl bir unsur iken, felsefenin temelinde ise akıl asıl bir unsurdur. Dinin bu duygu temelli yanı, kişisel ve değişmez bir yönünün olup, eleştirel bir yanının olmadığını ifade eder. Felsefenin akla dayanan yapısı ise, eleştirel bir yanının olduğunu ifade ederken aynı zamanda her daim bir değişikliği barındırdığını ifade etmektedir. İnsan bilincinin ise bir yandan sabiteye, diğer bir yandan değişime ihtiyacının olması, kendisinin hangi yanlarının kesinliğe, hangi yanlarının da sabitliğe ihtiyaç duyduğunun iyi bir şekilde tespit edilmesini gerektirmektedir. İşte bu araştırmada insanın temel dinamiklerinden olan din ve felsefenin genel yapısal özellikleri ele alınıp, ardından aralarında kurulacak ilişkinin yönü ortaya konulmaya çalışılmıştır.