Nurhan EREN
ÖZETBu makalede, psikoterapide sonlanma süreci ele alınmakta ve sonlanma aşamasında zorluklar içeren bir olgu tartışılmaktadır. Makalede sunulan olgu, üst düzey sınır kişilik örgütlenmesi içinde yer almakta, DSM-IV I. eksen'de majör depresyon, II. eksen'de histrionik kişilik bozukluğu ve şizoid kişilik özellikleri göstermektedir. Olgunun psikoterapisinde psikodinamik yönelimli bireysel sanat psikoterapi yöntemi kullanılmıştır. Psikoterapinin ilk yılında, danışan terapiste karşı olumlu bir aktarım geliştirerek terapisti idealize etmiş ve ideal anne/kendilik nesnesi gereksinimini yansıtmıştır. Sanat psikoterapisinin kullanılması (resim), danışanın travmatik ve kaotik içsel yaşan-tıları için taşıyıcı bir kap işlevi sağlamıştır. Danışanın yaptığı resimler, terapi ilişkisinde bir araç oluşturmuştur. Resim yapma yoluyla danışa-nın yetersizlik duygularının onarımına ve kendini geliştirebilmesine olanak sağlanmıştır. Bu aşamada, terapistle özel bir bağ kurulması, danışanın kendilik nesnesi ihtiyacının doyurulmasına ve depresif belirtilerin azalmasına yol açmıştır. Ancak ilerleyen aşamada terapinin/ terapistin sınırları fark edildiğinde hayal kırıklığı oluşmuş, ayrılma-bireyselleşme çatışmasının açığa çıkmasıyla, danışan bir yandan psikoterapide kalmak diğer yandan da ayrılmak istemiştir. Aynı zamanda bu süreç danışanın kendini ayrı bir birey olarak görmeye yönelik ça-balarını da başlatmıştır. Üçüncü yılın sonunda danışan planlandığın-dan erken psikoterapiyi sessizce terk etmiş, olumsuz aktarım yeterince çalışılamamış, ancak bir yıl sonra terapistle görüşmeye gelerek süreci tamamlayabilmiştir.
GirişPsikoterapi ilişkisi belli bir kuramsal yaklaşıma göre belirlenmiş bir çerçeve içinde; başlangıç, gelişim ve sonlanma aşamalarından oluşan bir süreci kapsar. Her bir aşamayı, psikoterapi ortamına/terapiste aktarılan yaşantılar ve bu yaşan-tıların bugün ve geçmiş bağlantılarının ele alınış biçimi belirler. Danışanın ve terapistin ayrılmaya/ayrı bireyler olmaya verdikleri tepkiler psikoterapi sürecinin temelini oluşturur. Werbart (1997), psikoterapi sürecinin başlangıcından itibaren ayrılma süreci ile ilgili kaygının da başladığını, "Eğer terapistten ayrılacaksam, niçin bağlanayım?" sorusunun, bağ-lanma ve ayrılma ikilemini yansıttığını belirtmektedir.[1] Bu süreç karşılıklı planlanmış biçimde sonlandığında bile, ayrılığa bağlı olarak danışanın ve terapistin olumsuz duygular hissetmesi kaçınılmazdır.
Psikoterapide SonlanmaPsikoterapi sürecinin önemli bir kısmında terapist ile kurulan ilişki, aktarım nesnesi işlevi üzerinden gelişmektedir. Psikoterapinin sonlanma aşamasında danışan hem "aktarım