Tarım, her ülke için hayati öneme sahip temel iktisadi sektördür. Sadece gıda üretimi değil diğer sektörlere sermaye ve hammadde temin etmesi, geniş bir istihdam sağlaması ve dış ticarete doğrudan katkı sunması bu önemi teyit etmektedir. Bu yüzden birçok ülke, sektörü koruma yönünde tercih gösterir. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra yaşanan ekonomik durgunluktan kurtulmak ve ekonomilerini canlandırmak için birçok kurum ortaya çıkmıştır. Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF), Dünya Bankası Grubu ve günümüzde Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) dönüşmüş olan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade-GATT) bu kuruluşların önde gelenlerindendir. GATT, sanayi ve hizmet yanında tarım sektörüne ilişkin olarak da birçok karar almış ancak DTÖ'nün kuruluşuna kadar istenen sonuçlar elde edilememiştir. DTÖ'nün de resmi olarak kurulduğu Uruguay Round'da Tarım Anlaşması ek anlaşma olarak kabul edilmiştir. Bu anlaşmanın amacı tarım ticaretini adilleştirmek ve serbestleştirmektir. Bu amacı gerçekleştirmek için; pazara giriş, ihracat sübvansiyonları ve iç destekler konularında düzenlemelerde bulunulmuştur. Diğer ülkeler gibi Türkiye için de tarım sektörü ekonomide önemli bir konumda bulunmaktadır. Türkiye ekonomisinde tarım sektörüne dayalı sanayi oldukça önemli yer tutmakla birlikte dış ticaretin bileşiminde tarımsal hammadde ürün ihracatı ve ithalatı ciddi öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı GATT sürecinin tarım sektörü ve tarım ürünleri ticareti üzerindeki etkilerini tartışmaktır.