Laparaskopik cerrahide uygulanan Trendelenburg pozisyonu ve karbondioksit insüflasyonuyla oluşturulan pnömoperiton, serebral oksijen satürasyonu (rSO2) ile pek çok sistemi etkilemektedir. Laparaskopik cerrahi sırasında serebral oksijen satürasyonunda oluşan değişiklikler, serebral oksimetre (NIRS) ile ölçülmektedir. NIRS kullanılarak, rSO2 düşüklüğü ve doku hipoksisi erkenden tespit edilebilmektedir. Bu çalışmada, jinekolojik laparoskopi olgularında uyguladığımız farklı pozitif end ekspiryum basıncı (PEEP) düzeylerinin serebral oksijenasyon ve hastaların hemodinamik verileri üzerine olan etkilerini retrospektif olarak araştırmayı planladık. Gereç ve Yöntem: Jinekolojik laparoskopi uygulanmış, 69 hastanın dosyaları incelendi. 22 hastaya 8 PEEP, 23 hastaya 6 PEEP ve 24 hastaya 4 PEEP uygulanmış olduğu belirlendi. Bu hastaların oluşturduğu gruplara sırasıyla Grup 8, Grup 6 ve Grup 4 isimleri verildi. Non-invaziv ortalama kan basıncı (OKB), kalp hızı (KAH), oksijen satürasyonu (SpO2), end-tidal karbondioksit (ETCO2) ve rSO2 verilerini kaydedildi. Bulgular: Hasta Trendelenburg pozisyonuna alındıktan ve intraperitoneal insuflasyon uygulandıktan sonraki KAH ve OKB'nin tüm gruplarda belirgin olarak azaldığı görüldü. Üç grupta da entübasyon sonrası ETCO2 değerine göre, sonrasında meydana gelen tüm ölçümler istatistiksel olarak anlamlı artmış (p<0.05), SpO2 ve rSO2 değerlerinde meydana gelen değişimler ise istatistiksel olarak anlamlı olmamıştır. Tüm gruplardaki ETCO2 ile rSO2 arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon vardı. Sonuç: Trendelenburg pozisyonundaki laparoskopik cerrahilerde; 8 PEEP, 6 PEEP ve 4 PEEP uygulanmasının serebral oksijenasyonu etkilemediğini, CO 2 insüflasyonuyla pnömoperiton oluşturulmasıyla meydana gelen ETCO2 artışın rSO2 değerlerini etkilediğini düşünmekteyiz.