“…Bunların yanı sıra çözücü ve çözünen miktarının çözünürlüğe etki ettiği ve sıcaklığın etki etmediği, çözücünün sadece sıvı olabileceği (Coştu vd., 2010) ya da çözeltilerin sıvı halde bulunduğu (Tezcan & Bilgin, 2004), çözünürlüğün yoğunluk ile açıklandığı (Çalık & Ayas, 2004(Çalık & Ayas, , 2007Kalın & Arıkıl, 2010;Karamustafaoğlu, Ayas & Coştu, 2002;Tezcan & Bilgin, 2004;Uzuntiryaki & Geban, 2005), gazların çözünürlüğünün sıcaklıkla arttığı (Koray, Akyaz & Köksal, 2007), şeker suya ilave edildiğinde şeker ile suyun birleştiği (Prieto, Blanco & Rodriguez, 1989) ve yeni bir madde oluşması, tüm karışımların bir çözünme ile sonuçlanması (Pınarbaşı, Canpolat, Bayrakçeken & Geban, 2006;Uzuntiryaki & Geban, 2005), çözeltinin toplam kütlesinin çözücü ve çözünenin kütlesinin toplamından daha az olduğu (Robinson & Stokes, 2002), sıkışan katının daha iyi çözündüğü, su ve yağın çözelti oluşturduğu (Demirbaş vd., 2011) oraletin (ya da tuz) su içinde erimesi ve sıvıya dönüştüğü, oraletin (ya da tuz) molekülleri ile su moleküllerinin birleştiği (Çalık & Ayas, 2004(Çalık & Ayas, , 2007Sevim, 2007), bir gaz sıvıda çözündüğünde sıvının hafiflediği (Erten & Yıldırım, 2010) şeklinde alternatif kavramlara sahip oldukları tespit edilmiştir. Öğrencilerde yaygın olarak tespit edilen alternatif kavramlardan bir diğeri ise maddenin çözündüğünde kimyasal reaksiyon oluştuğudur (Ahtee & Varjola, 1998;Birinci Konur, 2010;BouJaoude, 1992;Eilks, Moellering & Valanides 2007;Novak & Musonda, 1991;Pınarbaşı vd., 2006;Sevim, 2007;Stavridou & Solomonidou, 1998;Valanides, 2000).…”