Roma Statüsü ile benimsenmiş olan tamamlayıcılık ilkesinin sonucu olarak Statü’de yer verilen suç tiplerinin yargılanmasında öncelikli yetki, ulusal yargılama mercilerinindir. Uluslararası Ceza Mahkemesi, ilgili devletin suçu yargılamada isteksiz olması ya da yargılamaya muktedir olmaması durumunda devreye girmektedir. Bu nedenle Statü’ye taraf olan devletlerin ulusal mevzuatlarını uyumlaştırmaları Mahkemenin yargılama yetkisinin doğmasını engellemek bakımından önemlidir. Bazı hallerde taraf olmayan devletlerin dahi Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde yargılanabiliyor olduğu düşünüldüğünde taraf olmayan devletlerin de iç hukuklarında Statü’ye paralel düzenlemeler yapmaları beklenebilir. Türkiye, Roma Statüsü’ne henüz taraf olmamakla birlikte bu konuda niyetini ortaya koymuştur. Uyum düzenlemeleri çeşitli kanunlarla dağınık bir biçimde yapılabildiği gibi uluslararası suçlara ilişkin tüm hükümlere tek bir kanunla da yer verilebilir. Almanya ilgili düzenlemeleri Uluslararası Ceza Kanunu ile yapmıştır. Türk ve Alman ceza hukuku arasındaki bağ düşünüldüğünde Uluslararası Ceza Kanunu’nun Roma Statüsü ile uyumunun incelenmesi, Türk hukuku açısından yol gösterici olabilecektir. Bu bağlamda çalışmada öncelikle tamamlayıcılık ilkesinin ulusal ceza mevzuatlarına etkisi ele alınmıştır. Ardından Türk ve Alman ceza hukuku mevzuatlarının Statü’ye uyumu, suç tipleri çerçevesinde incelenmiştir.