Cumhuriyet, siyasi iktidarın halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı, egemenliğin kaynağının millet olarak kabul edildiği bir rejim türüdür. Cumhuriyet’in kuruluşundan 100 yılına dek geçen sürede, çok partili demokratik sisteme geçildikten sonra millî egemenliğe yönelik en büyük tehdit 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden bu yana periyodik olarak gerçekleşen askerî darbeler, darbe girişimleri ve ordunun siyasete müdahaleleri olmuştur. Bu çalışma, 1960'taki ilk askerî darbeden günümüze kadar askerî darbelere verilen çeşitli sivil destek biçimlerini incelemektedir. Sivil destek, askerî vesayetin devam etmesi için çok önemli ancak sıklıkla ihmal edilen, akademik olarak az çalışılmış unsurdur. Bu çalışma, asker-sivil ilişkilerindeki ikilik ve çatışmaya odaklanmak yerine, bu iki alan arasındaki ilişkileri vurgulamayı amaçlamaktadır. Darbelere özellikle elit desteği askerî vesayetin sürebilmesinin unsurlarından biridir. Diğer yandan sivil destek askerî yönetimlerin görece kısa sürmesine neden olmuştur. Bu çalışma sivil destekleri belgelerken bunların nasıl meşrulaştırıldığını irdeleyecektir. Ordunun özerlik kazanarak siyasi bir aktör olarak ortaya çıkması ile sivillerin hangi tarihsel-toplumsal koşullar içinde cuntalara neden, nasıl dahil oldukları incelenecektir. Türkiye'de sivil desteğin temel nedenlerinden biri, ordunun Cumhuriyet'in kuruluşunda yer almasının bir sonucu olarak "modernleştirici" hatta "özgürlükçü" bir öze sahip olduğu inancı ve algısıdır. Ordu siyasete karıştığında bunu "Kemalizm", “Cumhuriyet değerlerinin restorasyonu” “Atatürkçülüğün restorasyonu” ile açıklayarak toplumsal destek ve meşruiyet sağlamıştır. Atatürk'ün en önemli siyasi doktrinlerinden biri askerî ve siyasi görevlerin birbirinden ayrılmasıyken "Kemalizm" ironik bir şekilde darbelere meşruiyet sağlamanın ve sivil desteğin kilit unsurlarından biri olmuştur.