Bu makalede teknolojinin en yoğun şekilde hissedildiği dijital çağda dinden çıkma veya din değiştirme olarak ifade edilen inanç problemleri irdelenmektedir. Ayrıca söz konusu inanç problemlerinin altında yatan sebepler yorumlayıcı araştırma tekniği ile belirlenerek problemlerin dijitalleşme ile olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Dijital çağ enformasyonun ve iletişimin web 1.0, web 2.0 ve web 3.0 teknolojileriyle birlikte insan hayatına yoğun bir şekilde girmesi olarak ifade edilebilir. Web 2.0 teknolojileri kullanıcılar arasındaki kolektif zekayı ifade ederken web 3.0 teknolojileri ise yapay zekanın insan yaşamına dahil olması olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu teknolojiler bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarında oluğu gibi inanç dünyalarında da etkili olmuştur. Yapılan araştırmalar modernleşme ile başlayan dinden çıkma ve din değiştirme hareketlerinin dijital çağda farklılaştığını ve ivme kazandığını göstermektedir. Bu durum inanç değişikliği hareketlerinin dijitalleşme kavramları üzerinden yeniden okunması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Dijitalleşmenin birey üzerindeki etkisi noktasında literatürde iletişim, psikoloji, sosyoloji ve ilahiyat temelli çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle ilahiyat temelli yapılan çalışmalar modernleşme ve sekülerleşme üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalarda sanayi devrimi ile başlayan modernizmin dini hayata etkisi üzerine yoğunlaşılmış ve dijitalleşme bu çalışmalarda bir alt başlık olarak düşünülmüştür. Yine inanç değişikliği hareketleri sekülerleşme üzerinden okunmuştur. Ancak modernleşme ile başlayan dini hayattaki problemler dijitalleşme ile farklı bir boyut kazanmıştır. İnanç hareketleri de burada önemli bir yer tutmaktadır. Dijitalleşme üzerine yapılan iletişim, sosyoloji ve psikoloji temelli çalışmalarda toplumu ve bireyi anlamak için dijitalin ortaya çıkardığı kavramlar kullanılmıştır. Benzer okumanın inanç hareketleri üzerinden de yapılması gerekir. Çünkü dijitalleşme sürecinde insan başlangıçta süje konumunda iken, zaman içerisinde hem süje hem de obje olarak konumlanmıştır. Böylece dijital, nesneleri ve insanlığın tamamına yakınını kendi kitlesi olarak belirlemiştir. Bundan dolayı dijital çağda inanç hareketlerinin daha iyi tanımlanması, altında yatan sebeplerinin daha iyi irdelenmesi için dijitalleşmenin oluşturduğu kavramlar üzerinden yeniden okunması gerekir. Bu noktada çalışmamızda söz konusu inanç temelli hareketler dijitalleşmenin oluşturduğu kavramlar üzerinden okunmuş ve bu hareketler “inanç göçebeliği” adı verilen yeni bir kavramla tanımlanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde dijitalleşmenin ne anlama geldiği, ne gibi kavramlar ürettiği üzerinde durulmuştur. Daha sonra dijitalleşme ile birlikte değişen veya yeni ortaya çıkan inanç problemi ele alınmıştır. Din değiştirme olarak ifade edilen söz konusu inanç problemi inanç göçebeliği olarak tanımlanmıştır. İnanç göçebeliğinin dijitalleşme ile ilişkisi üzerine durulmuş, dijitalin oluşturduğu göçebe davranışın inançta nasıl ortaya çıktığı belirtilmiştir. Ayrıca inanç göçebeliğinin dinden çıkma veya din değiştirme ile farkı dile getirilmiştir. Daha sonra ise inanç göçebeliği olarak ifade edilen dijital çağ inanç hareketinin muhtemel sebepleri üzerinde durulmuştur. Tasdik olarak ifade edilen imanın bilişsel ve duygusal boyutuna değinilmiştir. Bilişsel boyuttaki eksiklik olarak düşünülen taklidi imanın bir neticesi olarak görülen inançta göçebe davranışın geçmişte neden ortaya çıkmadığı, dijitalleşme ile neden var olduğu dile getirilmiştir. Bunun yanında dijital çağın, insanın benliğinde ortaya çıkardığı travmaların imanın duygusal boyutuna etkisi üzerine durulmuş ve bunun inanç göçebeliği davranışına etkisi irdelenmiştir. Bu noktada çalışmamızda nitel araştırma yöntemlerinden yorumlayıcı araştırma tekniği kullanılmıştır.