Bu çalışmada öncelikle çeviribilimde üslup araştırmaları içinde, 20. yüzyıl sonlarında çevirmenin üslubu araştırmalarının açılması ve bu alanda belirleyici olmuş incelemeler ele alınmaktadır. Edebi üslup konusu çeviribilim çalışmalarının içinde hep yer almıştır, ama çevirmenin yazarınkinden ayrı olarak kendine ait üslubunun varlığının kabul edilmesi ve inceleme konusu yapılması hemen olmamıştır. Bu alanda çeviribilime dilbilimsel araçları taşıyan Mona Baker’dan itibaren bütünceler, çeviri bütünceleri önem kazanmıştır. Ama çeviri sürecine bilgisayarın girmesi ve 21. yüzyılın başında makine çevirilerinin hızla yaygınlık kazanması, çevirmenin zamanla art-düzeltici rolünü üstlendiği durumların ortaya çıkması, makine üslubunun ya da makine çevirisi üslubunun varlığını da gündeme getirmiştir. İşlenen veri hacminin artması ve teknolojinin iyileşmesiyle ortaya çıkan nöral makine çevirisi, bu alanda çalışan bilimcilerin yüzünü teknik ve genel metinlerden yaratıcı metinlere çevirmesi konusunda cesaret vermiş ancak ilk dönem incelemeleri belirli metrikler üzerinden doğruluk ve kalite kavramlarına yoğunlaşmıştır. Anonim ve genel metinlerle eğitilmiş makine çevirisi modellerinin ürettiği erek metinlerin incelenmesinin ötesine geçen çalışmalar çeviride yaratıcılık ve üslup konularına odaklanmış ve bu kavram-ların giderek otomasyona maruz kalan çeviri dünyasına yansımalarını tartışmaya açmıştır. Makine çevirisine insani bir dokunuşu da mümkün kılan bu tür yaklaşımların yakın gelecekte ne gibi etkiler yaratabileceğinizi de tartıştığımız incelememizde çeviribilim alanında insan ve makine çevirilerinin üslup araştırmaları çerçevesinde nasıl ele alındığını tarihsel açıdan ele alıyoruz.