Bu çalışmanın amacı, Rönesans’ta Aristotelesçilik akımlarının yeri ve öneminin ne olduğunu araştırmaktır. Yaygın görüşe göre, modern bilim ve düşünce Rönesans’ta Aristotelesçi bilim anlayışının eleştirilmesi ve yadsınmasına binaen ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu anlayışı savunanlara göre, Rönesans’ta Aristoteles felsefesinin tamamıyla ortadan kalktığı, bunun yerine Platoncu felsefenin geçtiği ve nihayetinde modern bilimin oluşumunda da Platoncu felsefenin etkin olduğu ileri sürülmüştür. Oysa Batı literatüründe kısmen bilinen ülkemizde ise neredeyse hiç bilinmeyen karşı teze göre, Aristoteles felsefesinin ya da Aristotelesçiliğin Rönesans ve hatta 17. yy’da dahi tamamıyla ortadan kalkmadığı, aksine evirilerek modern bilim ve düşünceye zemin hazırladığı ileri sürülmüştür. Bu bağlamda çalışmamızda, hem bu tartışmalı konuya ışık tutması hem de ikinci ekolün savları bağlamında literatüre katkı sağlaması bakımından, Rönesans’ta Aristotelesçilik konusunu ele aldık. Neticede, mevcut kaynaklar dahilinde Aristotelesçi felsefenin Rönesans ve 17. yy’da tamamıyla ortadan kalkmadığı aksine bu felsefenin Padua Üniversitesinde, metodolojik bağlamda daha da geliştirilerek, Galileo öncülüğündeki modern bilimsel yönteme zemin hazırladığı görülmüştür.