Edebi metin incelemelerinin amaçlarından biri metnin taşıdığı anlamları ortaya çıkarmaktır. Anlamlı bir bütün olarak ele alınıp incelenen metinler, sadece yazılı kültür ürünü değil aynı zamanda sözlü kültür ürünleridir. Bu ürünlerden halk anlatıları üretildiği ve icra edildiği bağlamların etkisiyle pek çok anlam katmanı barındırır. Metnin anlamsal yapısının şekillenmesinde anlatı kahramanlarının rolleri de etkilidir. Sıradan olayları anlatıya dönüştüren kahraman edimleri, metnin farklı anlamsal tabakalar halinde oluşmasına katkı sağlar. Bu bakımdan olay örgüsünü oluşturan anlatı kahramanlarının eylemlerinin çözümlenmesinin metnin anlamsal yapısının ortaya çıkarılmasında önemli bir eşik olduğu söylenebilir. Anlatı kahramanlarının edimlerinin yanında metnin yaratıldığı ve icra edildiği zaman ve mekân tasarımları, anlatıcı tipi ve dinleyici kitlesi de metinlerin anlamsal yapılanmasını etkiler. Dolayısıyla anlatıdaki anlam metinsel, kültürel ve sosyal bağlamda oluşur. Bu bağlamda göstergebilimsel yöntem, metindeki anlama ilişkin üretim sürecini ortaya koymayı amaçlar. Tahir ile Zühre hikâyesi de farklı bağlamsal yapılarda oluşmuş anlamsal bir yapıya sahiptir ve göstergebilimsel çözümleme yöntemiyle metindeki anlamın nasıl üretildiği ortaya çıkarılabilir. Bu sebeple çalışmada, “Tahir ile Zühre” hikâyesi göstergebilimsel çözümleme yöntemiyle ele alınmıştır. Yöntem belirlenirken Greimas’ın göstergebilimsel bakış açısı dikkate alınmıştır. Bu doğrultuda anlatının öncelikle kişi, uzam ve zaman ögelerinin belirlendiği söylem çözümlemesi, eyleyenlerin rollerinin ve anlatı izlencesinin irdelendiği anlatı çözümlemesi, söylem-anlatı düzeylerindeki verilerden hareketle mantıksal-anlamsal yapı çözümlemesi yapılmış ve böylece anlatının üretiliş biçimi ortaya çıkmıştır. Çözümlemenin sonucunda Tahir ile Zühre hikâyesinin sıradan bir aşk öyküsü olmadığı, aksine Türklerin kültürel belleğinin aktarıldığı önemli kaynaklardan biri olduğu görülmüştür.