Siyasette ahlak ve siyasilerin belirlenmesinde liyakat hususu aslında çok da üzerine düşülmeyen, lakin ülkenin gelişimi ve kamu yönetiminin modernize edilmesi için üzerinde durulması gereken bir konudur. Siyasileri yanlış yapmaktan alıkoyan şey ahlakın çerçevesine uygun davranışlarıdır ve bu hususta kamu yönetimine faydaları ise sahip oldukları liyakatleridir. Bu düşünce ve problem temeli üzerinden çalışmanın amacı "siyaset-ahlak-liyakat" üçlüsü üzerinden durumu görmeye yönelik hazırlanmış bir anket ile seçilmiş kişilerin bu üçlü ile ilgili görüşlerini ve seçilmişlerin kendilerinde var olan durumu görebilmektir. Bu hususta özellikle yerel ilişkilerin ağır bastığı geleneksel kültürel özellikler gösteren Şereflikoçhisar"ın meclis üyeleri ve muhtarları üzerinden veri toplanmıştır. Çalışma "seçilmişler, siyaset-ahlak-liyakat üçlüsü temelinde kendilerini başarılı ve yeterli görürler, ancak siyasi hayatta bu üçlü ile ilgili kusurlar olduğunu da kabul ederler" varsayımı üzerine oturtulmuştur. Çalışmanın önemi, bu üç unsuru (siyaset-ahlak-liyakat) birlikte açıklamaya ve bu hususta siyasilerin görüşlerini yansıtmaya yönelik yapılmış ilk çalışma olmasıdır. Çalışmanın kısıtı ise katılımcıların genel eğitim düzeylerinin düşük olmasının yanı sıra Şereflikoçhisar"ın büyükşehir sınırları içerisinde yer alması ve eskiden köy olan yerlerin şimdi mahalle olması sebebi ile hedeflenen sayıda mahalle muhtarına ulaşılamamış olmasıdır. Çalışmanın teorik çerçevesinin oluşturulmasında kütüphane ve internetten elde edilen kitap ve makalelerden faydalanılmış; uygulama kısmında ise demografik sorularla beraber 32 önerme sorulu bir anket ile veri toplanmış ve SPSS 16 programı üzerinden analizler yapılmıştır.

Öz Türk dünyası ve yaşadığı coğrafya bugün bütün dünyanın dikkatini çekmektedir. Gerek insan unsuru gerekse yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla önemini her zaman koruyan Türk Devletleri küresel oyunların ve hesaplaşmaların coğrafyası olarak yaşamını yüzyıllardır sürdürmektedir. Küresel rekabet sürecinde varlığını sürdürmek isteyen Türk dünyası ciddi adımlar atarak kendini geliştirmek zorundadır. Rekabet ölçeğinde gelişmenin reçetesi ise kendi kültürümüze özgü Ahilik Teşkilatıdır. Bugün dünyada sosyal sorunlar yaşamayan ve ekonomisi iyi olan ülkeleri incelediğimizde bu ülkelerde "insan" unsurunun iyi gelişmiş olduğunu ve gelişimlerini bu yetişmiş insan olgusuna borçlu olduklarını görüyoruz. Bununla beraber Ahi Teşkilatlarının "Ombudsmanlık (kamu Denetçiliği), İş Ahlakı, Toplam Kalite Yönetimi, Mesleki Eğitim ve İnsan Kaynakları" gibi çalışılan yönlerinin birçoğunun gelişmiş ülkelerde uygulandığını görüyoruz. Ayrıca 600 yıllık hâkimiyetiyle dünyaya yön veren Osmanlı Devleti'nin, bu teşkilatlanmanın da büyük yardımlarıyla, farklı insan topluluklarını yüzyıllarca bünyesinde dostça yaşattığı ve bu sistemle ömrünü uzattığı tartışmasız ortadadır. Ahiliğin ruhu Kuran'dan ve peygamber sünnetinden; teşkilatlanması ve bir sistem olarak hayata geçirilmesi ise bu milletin tarihi tecrübelerinden ve yaratılış özelliklerinden gelmektedir. Ahilik, imanın ilimle beslenmesi ve çalışma ile şekillenmesidir. Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin ortaya koyduğu ve Ahi Evrân-ı Veli'nin öncülüğünü yaptığı, Kırşehir'den dünyaya yayılan bu sistem; sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal boyutları olan bir milli kültür, iman, ahlak, yiğitlik ve cihat hareketidir. Bu çalışmanın amacı; Türk dünyası üzerindeki kültür, sosyal dayanışma ve birliğin sağlanmasında Ahilik teşkilatının önemini ve uygulamalarını göstererek, Dünyaca taklit edilen bu sistemin Türk Dünyasında baştan tesis edilmesinin hem Türk devletlerinin dünya ölçeğinde gelişmesini tesis etmesi hem de Balkanlardan Çin Seddi'ne kadar kuracağı dayanışma köprüsüyle birleşmesini mümkün kılabilmesi için Türk devletlerine bu konuda önerilerde bulunmaktır. Ahilik teşkilatının işsizlik, karaborsacılık, enflasyon, yoksulluk ve cahillik gibi sosyal sorunları ortadan kaldıran ve bunların yerine toplumu ahlaki olarak güzelleştiren, halk arasında güven tesis eden; vatanseverlik, kalite, saygı, sivilleşme, mesleki uzmanlaşma ve üretim artışını sağlama gibi kabiliyetlerle toplumu zenginleştiren bir sistem olması ve bunun uygulanmasına ilişkin öneriler sunması bu çalışmayı daha da önemli hale getirmektedir. İnternet üzerinden ulaştığımız kitap, dergi ve makalelerden elde edilen bilgiler ve Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden elde edilen dokümanların incelenmesi ile oluşturulan bu çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmada öncelikle "Ahi", "Ahi Teşkilatı" kavramları incelenecektir. Ardından bu teşkilatın hayata geçirilmesi ve yarattığı dönüşüm üzerinde durularak Türk Devletlerinin dikkat etmesi gereken yönler ortaya konulacak ve öneriler sunulacaktır. Sonuç olarak bu ç...