The tumor, lymph node and metastasis (TNM) staging system, developed by Denoix in 1946, was adapted to lung cancer in 1968 by the Union for International Cancer Control (UICC) and in 1973 by the American Joint Committee on Cancer (AJCC). Since 1986, for lung cancer, TNM staging system has been used under the title of International Lung Cancer Staging System. Today, the 8th edition of lung cancer TNM staging system, released in 2017, is being used. 2,4,5 Mediastinal lymph node staging is one of the most crucial factors that determine the chance of surgical treatment and prognosis. Therefore, mediastinal node staging in the evaluation of NSCLC must be done very carefully. Invasive or non-invasive methods are applied
AmaçKronik böbrek yetmezliği ile takipli hastalarda gelişen plevral efüzyonun değerlendirilmesini amaçladık. Gereç ve Yöntemİç hastalıkları polikliniğine başvuran kronik böbrek yetmezliği nedeniyle takipli ve transüdatif vasıflı plevral efüzyonu olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastalar yaş, cinsiyet, KBY evresi, kaç yıldır tanılı olduğu, periferik ödem varlığı, diyalize girip girmediği, ek patoloji varlığı, diüretik kullanımı, tedavi yanıtı açısından değerlendirildi. BulgularÇalışmamıza katılan 57'si erkek, 57'si kadın toplam 114 hastanın yaş ortalaması 65 idi. Hastalar ortalama 7,4 yıldır kronik böbrek yetmezliği tanısı ile takip edilmekteydi. Hastaların %60,5'inde ek patoloji saptanmazken en sık rastlanan ek patoloji kardiyak hastalıklardı. Komorbidite varlığı, diyalize girme dururmu, diüretik kullanma durumu, perikardiyal efüzyon varlığı, periferik ödem varlığı ve tedaviye yanıt ile plevral efüzyon varlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptandı. Hastaların tamamında diyaliz ve medikal tedavi ile plevral sıvıda belirgin iyileşme izlendi. SonuçPlevral efüzyon gelişen hastalarda çoğu zaman etkin tedavi ile tam iyileşme sağlandığından özellikle transüda vasfındaki sıvılarda mümkün olduğunca cerrahi tedavi yöntemlerinden kaçınılmalıdır.
Güncel rehberlerde semptomatik safra taşlarının tedavisinde kolesistektomi önerilirken asemptomatik olgularda cerrahi önerilmemektedir. Bu çalışmada, klinik pratikte asemptomatik safra taşlarına yaklaşımda kolesistektomi sıklığı ve etki eden faktörlerin araştırılması amaçlandı.Araçlar ve Yöntem: Bu çalışma prospektif bir anket çalışması olarak tasarlandı. Çalışma kapsamında geçmişte safra taşı nedeni ile kolesistektomi uygulanan olgular değerlendirildi. Yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanan ankette başlıca; cerrahi endikasyon, tıbbi bilgilendirme ve semptom değişimi yönünden bilgiler sorgulandı.Bulgular: Çalışma kapsamında değerlendirilen toplam 212 olguda; 75 (%35,4) olgunun asemptomatik safra taşı olduğu ve profilaktik amaçla opere edildiği; 137 (%64,6) olgunun ise belirli endikasyonlar (dispeptik semptom varlığı, akut kolesistit, porselen kese vb.) nedeniyle opere edildiği belirlendi. Uygun olmayan endikasyonla cerrahi kararı verilmesinde; %64 ile genel cerrahi, %29,3 ile iç hastalıkları ve %4 ile gastroenteroloji bölümlerinin rol oynadığı gözlendi. Bununla beraber olguların bir bölümünde; başta karın ağrısı olmak üzere, şişkinlik, bulantı ve epigastrik yanma gibi dispeptik yakınmaların cerrahi sonrasında da devam ettiği saptandı.Sonuç: Asemptomatik safra taşlarında endikasyon dışı cerrahi tedavi uygulanması günümüzde sık görülen bir durum olup yaklaşık olarak her üç hastadan birinde uygun olmayan cerrahi tedavi kararı alınmaktadır. Bu nedenle konunun ilgili uzmanlık alanları tarafından yeniden ele alınarak oluşabilecek tıbbi ve hukuki olumsuz durumların önlenebileceği değerlendirilmektedir.
Objective: This study aims to evaluate the efficiencies and effects of different sclerosing agents. Materials and Methods: Thirty-five female Wistar-albino rats were included in this study and divided into five groups randomly. Isotonic saline (group 1), iodopovidone (group 2), rifamycin (group 3), autologous blood (group 4), talc (group 5) were given into intrapleural space. On postoperative 28th day, ipsilateral and contralateral pleural and parenchymal fibrosis and inflammation were evaluated. Results: There were statistically differences between control and other groups on macroscopically pleural fibrosis examination (p=0.004, p=0.001, p=0.001, p=0.000, respectively). Microscopically pleural fibrosis were determined in all groups when compared to control group (p=0.023, p=0.023, p=0.035, p=0.001, respectively). There were no significant differences between sclerosing agent groups (p>0.05). Significant differences were observed according to microscopic pleural inflammation evaluation between talc group and other groups. There was superiority in talc group according to intraparenchymal inflammation grade compared to other groups (p=0.010, p=0.042, p=0.030, respectively). Macroscopically, fibrosis and microscopically, inflammation were significantly observed between talc and other groups in the contralateral pleura (p = 0.037and p=0.009, respectively). Conclusion: Iodopovidone, autologous blood, talc, and rifamycin can be used as effective pleurodesis agents. However, we found that rifamycin and autologous blood are safer as effective pleurodesis agents. We think that these two agents can be used in patients with secondary lung diseases due to their less intraparenchymal inflammation rates. It may be advantageous to prefer other sclerosing agents which has lower costs and less side effects comparing to talc.
Aim: The first option in the treatment of primary spontaneous pneumothorax (PSP) is still controversial. Large bore thoracic drains (LBTD) are generally preferred by clinicians. However, the use of small-bore thorax catheters (SBTC) has increased in recent years. In our study, we aimed to compare the treatment efficacy, clinical outcomes and pain levels of small and large diameter thoracic catheters used in PSP treatment. Methods: Patients over the age of 18 who presented with a diagnosis of PSP between August 2017 and August 2019 were included in the study. The patients were divided into two groups according to the application of small and large bore thorax drain. Demographic information, clinical results and pain levels of the groups were analyzed retrospectively. The duration of hospitalization, duration of drainage and Visual Analogue Scale (VAS) results were evaluated comparatively. Results: 95 male and 10 female patients with a median age of 26 (22-33) were included in the study. LBTD was applied to 47 (44.8%) and SBTC was applied to 58 (55.2%) of the patients. Recurrence was observed in 6 (12.8%) of LBTD group and in 4 (6.9%) SBTC group. VAS scores, drainage time, hospital stay were significantly less in patients with small-sized drainage. Conclusion: SBTC application is easy to apply, causes less pain, has shorter drainage time and duration of hospital stay. It is as effective as traditional thoracic drains in the treatment of PSP.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.