Balkan Endemik Nefropatisi (BEN), Balkanlar’da 1950’li yıllarda tanımlanmış, kronik bir böbrek rahatsızlığıdır. Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan gibi ülkelerde Pliyosen yaşlı kömür yataklarının ve BEN’li alanların yayılımının aynı olması sebebiyle BEN etiyolojisi için linyit etkisi öne sürülmüştür. Bu hipotez, kömür ile ilişkili olan yeraltı suyunun linyitleri yıkayarak yapılarındaki toksik organik maddeleri bünyesine aldığını, bu suyun arıtılmadan kullanılmasıyla BEN geliştiğini önerir. Sonraki çalışmalar, bu hipotezin zayıf yanlarını ortaya çıkarırken, nefrotoksik/kanserojenik bazı toksinlere (Aristolokolik Asit ve Okratoksin; AA ve OTA) çeşitli yollarla maruz kalınmasının BEN etiyolojisinde önemli rol oynadığını ortaya çıkarmıştır. Linyit hipotezini zayıflatan en önemli bulgu, Pliyosen linyit yataklarının bulunduğu diğer ülkelerde benzer böbrek rahatsızlıklarının görülmemesidir. Benzer şekilde, BEN etiyolojisi sadece AA ve OTA’ya maruz kalmakla da açıklanamamıştır. Tek faktörlü etiyolojiyi zayıflatan en temel noktalar şunlardır: BEN-endemik bölgelerde yaşayan tüm bölge sakinlerinin hastalanmaması, BEN hastası olan bir evdeki tüm aile bireylerinin hastalanmaması ve kadınların erkeklere oranla daha fazla hastalanması. Sonuç olarak, yaygın olarak kabul edilen görüş, BEN gelişiminde çok faktörlü etiyolojinin etkin olduğudur. Çok temel olarak, linyit kaynaklı PAH’ların veya fenollerin, antropojenik kökenli fitalatların ve AA’nın toksik etkilerinin birleşmesi ve genetik yatkınlık gibi sebeplerle hastalığın geliştiği kabul edilmektedir. Bu çalışmada, BEN hastalığı ile linyit ve aristolokolik asit arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmalar derlenmiştir.
The household and industrial use, as well as mining of coal, pose various environmental and health risks including lung and kidney diseases such as Balkan Endemic Nephropathy (BEN). BEN is a kidney disease and it is geographically confined to Balkan countries where extensive lignite deposits are located. The most accepted cause of BEN is the use of untreated waters contaminated by lignite-derived organic contaminants. Afşin-Elbistan basin contains approximately 50 % of the lignite reserves of Turkey which makes it an ideal location for the current study. In this work, water samples were taken from 10 different locations in the Afşin-Elbistan basin and they were analyzed for organic and inorganic contaminants. Results showed that none of the water samples were contaminated with inorganic contaminants and indeed met the Turkish drinking water standards. GC-MS analyses of the water samples revealed similar chromatograms. Briefly, all the water samples have similar organic compound types such as n-alkanes, chlorophyll-derived phytols, and plant- and animal-derived acids (i.e. palmitic acid). On the other hand, none of the samples were contaminated with carcinogenic and/or nephrotoxic organic compounds such as polyaromatic hydrocarbons and aromatic amines, which is contrary to many, but not all of the previous works conducted in Balkan countries. All these results may indicate that the influence of coal deposits on the groundwaters is minimal.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.