These studies confirm that inactivating CCDC141 variants cause normosmic IHH but not KS. This is consistent with our previous in vitro experiments showing exclusively impaired embryonic migration of GnRH neurons upon CCDC141 knockdown. These studies expand the clinical and genetic spectrum of IHH and also attest to the complexity of phenotype and genotype in IHH.
Objective: What initiates the pubertal process in humans and other mammals is still unknown. We hypothesized that gene(s) taking roles in triggering human puberty may be identified by studying a cohort of idiopathic hypogonadotropic hypogonadism (IHH).Methods: A cohort of IHH cases was studied based on autozygosity mapping coupled with whole exome sequencing.Results: Our studies revealed three independent families in which IHH/delayed puberty is associated with inactivating SRA1 variants. SRA1 was the first gene to be identified to function through its protein as well as noncoding functional ribonucleic acid products. These products act as co-regulators of nuclear receptors including sex steroid receptors as well as SF-1 and LRH-1, the master regulators of steroidogenesis. Functional studies with a mutant SRA1 construct showed a reduced co-activation of ligand-dependent activity of the estrogen receptor alpha, as assessed by luciferase reporter assay in HeLa cells.Conclusion: Our findings strongly suggest that SRA1 gene function is required for initiation of puberty in humans. Furthermore, SRA1 with its alternative products and functionality may provide a potential explanation for the versatility and complexity of the pubertal process.
Objective:The underlying genetic etiology of hypogonadotropic hypogonadism (HH) is heterogeneous. Fibroblast growth factor signaling is pivotal in the ontogeny of gonadotropin-releasing hormone neurons. Loss-of-function mutations in FGFR1 gene cause variable HH phenotypes encompassing pubertal delay to idiopathic HH (IHH) or Kallmann syndrome (KS). As FGFR1 mutations are common, recognizing mutations and associated phenotypes may enhance clinical management.Methods:Using a candidate gene approach, we screened 52 IHH/KS patients.Results:We identified three novel (IVS3-1G>C and p.W2X, p.R209C) FGFR1 gene mutations. Despite predictive null protein function, patients from the novel mutation families had normosmic IHH without non-reproductive phenotype.Conclusion:These findings further emphasize the great variability of FGFR1 mutation phenotypes in IHH/KS.
48dli olgu analizlerinde, vücut sıvılarının identifikasyonu, olay yerinin yeniden canlandırılması ve olayın aydınlanmasına katkıda bulunması bakımından önemlidir. Lekelerin biyolojik kaynağının bilinmesi, aynı zamanda DNA analizinin başarısını tahmin etmede ve DNA Vücut Sıvılarının Tanımlanmasında Çeşitli Doku Spesifik mRNA Belirteçlerinin Etkinliğinin Araştırılması Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Tam kan için hemoglobin beta (HBB), beta spektrin (SPTB), porfobilinojen deaminaz (PBGD), semen için protamin 1 (PRM1), protamin 2 (PRM2), menstrüel kan için matriks metalloproteinaz 7 (MMP7) ve 11 (MMP11) ile tükürük için statherin (STATH), histatin 3 (HTN3) ve vajinal sekresyon için mucin 4 (MUC4), insan beta defensin 1 (HBD1) mRNA'larının hedef dokuların tanımlanmasında kullanılabilirliğinin araştırılmasıdır. Çalışmada, 18S ribozomal RNA (18 SRNA) ve gliseraldehit fosfat dehidrogenaz (GAPDH) endojen kontrol genleri olarak kullanılmıştır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Deneysel olarak hazırlanan 10'ar adet kan, menstrüel kan, semen, tükürük ve vajinal sekresyon lekesinde sırası ile RNA izolasyonu, cDNA sentezi, single-ve multipleks-polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) gerçekleştiril-miştir. Ardından PCR ürünleri otomatik kapiller elektroforezde yürütülmüştür. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Çalışmada kullanılan tüm mRNA belirteçleri hedef vücut sıvılarında bulunmuştur. Semen, tükürük, vajinal sekresyon belirteçleri, ilgili vücut sıvıları için spesifik iken; diğer belirteçlerde çapraz reaksiyonlar da gözlenmiştir. Kan, menstrüel kan, semen, tükürük ve vajinal sekresyon belirteçlerinin tamamı deneysel olarak hazırla-nan ve farklı ortam koşullarında bekletilen 6 aylık lekelerde gösterilebilmiştir. S So on nu uç ç: : Bulgular, vücut sı-vılarının identifikasyonunda seçilen belirteçlerden MMP11 dışındakilerin hedef dokuların ayrımında kullanılabileceğini, ayrıca bu belirteçlerin multipleks amplifikasyonu ile lekelerin hedef vücut sıvılarına ait olup olamayacağı sorusuna bir kere de yanıt verebileceğini göstermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.