This research was conducted to determine the coaches workaholic level, the comparison of demographic variables. In this context, Dutch Work Addiction Scale (Duwas), developed by Schaufeli, Taris and Bakker (2006) and adapted to Turkish by Doğan and Tel (2011), was used as a data collection tool in the descriptive survey model. The sample of the research consists of 394 volunteer participants determined by the random method. Frequency, percentage distributions, t-test for binary groups, OneWay-ANOVA for multiple groups were used as statistical methods in the evaluation of research data. In conclusion, it was found that the levels of worker coaches were high and the compulsive working sub-dimension was significant. When the findings obtained from the research were evaluated in terms of demographic variables, it was determined that those who had problems in the family were significantly higher in the level of conflict of work and family life.Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file.ÖzetBu araştırma, antrenörlerin işkoliklik düzeylerinin tespiti ve demografik değişkenler açısından karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu çerçeveden hareketle betimsel tarama modelinde olan araştırmada veri toplama aracı olarak Schaufeli, Taris ve Bakker (2006) tarafından geliştirilen, Doğan ve Tel (2011) tarafından Türkçeye uyarlaması gerçekleştirilen Duwas İşkoliklik Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini rastgele örneklem metoduyla belirlenen 394 gönüllü katılımcı oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde istatistikî yöntem olarak frekans, yüzde dağılımları, İkili gruplar için t-testi, çoklu gruplar için tek yönlü varyans analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; antrenörlerin işkoliklik düzeylerinin yüksek ve işkoliklik ölçeğine ait kompulsif çalışma alt boyutun belirgin olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular demografik değişkenler açısından değerlendirildiğinde ailesinde sorun yaşayanların işkoliklik düzeylerinin anlamlı derecede yüksek olduğu belirlenmiştir.
Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin yalnızlık ve yabancılaşma düzeyleri arasındaki ilişkinin bazı değişkenler açısından incelemesi ve yalnızlık ile yabancılaşma arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Bu amaçla araştırmayı Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde (81 kadın, 181 erkek) lisans düzeyinde öğrenim gören toplam 263 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Öğrenci Yabancılaşma Ölçeği (ÖYÖ) birlikte uygulanmıştır. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmaya ilişkin olarak bağımsız grupların karşılaştırılmasında için t-test, iki veya daha fazla grubu test etmek için MANOVA, ortalamalar arasında farklılık tespiti için ANOVA teknikleri uygulanmıştır. Ayrıca verilerin normal dağılım durumunun tespiti için çarpıklık ve basıklık değerleri, frekans aritmetik ortalama ve standart sapmaları incelenmiştir. Analizler sonucunda yalnızlık ölçeği ortalama puanları ile yabancılaşma ölçeği kuralsızlık, soyutlanmışlık ve anlamsızlık alt boyutlarında pozitif anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Çalışmada bağımsız değişkenlerde herhangi bir farklılığa rastlanmamaktadır. Bununla birlikte örneklem grubunun yalnızlık hislerinin artmasıyla birlikte yabancılaşma algılarının arttığı söylenebilir.
Teknolojik gelişmelerin büyümesiyle birlikte daha çok kitlelere ulaşmayı başaran spor, günümüzde çok kapsamlı bir alan haline gelmeyi başarmıştır. Özellikle olimpiyatlar veya mega etkinlikler gibi daha büyük spor etkinlikleri dikkat ve izleyici çekmektedir. Spor turizmi de olumlu, olumsuz birçok yönüyle burada karşımıza çıkmaya başlamaktadır. Nitekim temelinde ekonomik kazançlar yer alıyor gibi görünse de sporun toplumsal bir olgu olmasından kaynaklı olarak sosyo-kültürel de birçok etkisi olduğu görülebilir. Ülkelerin kendilerini kültürel olarak tanıtma olanağı sağlamasının yanı sıra ülkenin iyi bir imaj çizebilmesi için olanak sağlar. Spor sayesinde farklı kültürlerden birçok birey birbirlerini tanıyarak kültürel bir etkileşime girebilir. Spor turizminin sosyo-kültürel etkilerinin yanı sıra çevresel olarak da birçok etkisi olduğu söylenebilir. Spor etkinlikleri büyük alanlarda ve büyük insan grupları çevresinde gerçekleştiğinden dolayı içinde yaşadığımız çevre de bundan etkilenebilmektedir. Spor etkinliklerine hazırlık aşamasında çevresel olarak verilebilecek en az zarar verilmelidir. Spor etkinlikleri sırasında da çevrenin önemi vurgulanmalı ve birçok bireye ulaşabilen sporun olumlu yönü burada kullanılmalıdır. Gelecek nesillere sürdürülebilir bir hayat bırakabilmek amacıyla insan topluluklarının fazla olduğu etkinliklerde çevreye daha fazla özen göstermek gerekmektedir. Bu bağlamda etkinlik boyunca çevresel kirliliğe, zarar dikkat edilerek ve sporun birleştirici gücü kullanılıp birçok katılımcı bilgilendirilerek daha sürdürülebilir bir spor çevresinde yaşanabilir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.