Bu çalışma, hemşirelerin hastaların taburculuk eğitim gereksinimlerine yönelik görüşleri ile hastaların gereksinim duyduğu taburculuk eğitim gereksinimlerine ilişkin görüşlerini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte olan çalışmanın evrenini 15 Eylül 2010-30 Nisan 2012 yılları arasında İstanbul'da özel bir hastanede yatarak tedavi olan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 100 hasta ve bu hastalara taburculuk eğitimi veren hemşireler oluşturmuştur. Veriler, hasta ve hemşireler için Sosyo-demogra k Soru Formu ve "Hasta Öğrenim Gereksinimleri Ölçeği" ile toplanmıştır. Bulgular: Hasta öğrenim gereksinimleri ölçek puanları değerlendirildiğinde; hemşirelerin verdiği puanının hastaların kendileri için verdiği puandan yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Hastaların eğitim durumlarına göre öğrenim gereksinim puanları değerlendirilmiş; ilköğretim mezunu hastaların ilaçlar konusunda öğrenim gereksinim puanının üniversite mezunlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır. Öğrenim gereksinimine ilişkin alt ölçeklerden "duruma ilişkin duygular" ve "cilt bakımı" boyutunda kadın hastaların öğrenim gereksiniminin erkek hastalara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Hastanın eğitim düzeyine, cinsiyetine göre eğitim öncelikleri değişmektedir. Hemşire, hastalara taburculuk eğitimi planlarken bireye ait özellikleri dikkate almalıdır.
ÖZAmaç: Bu çalışmada; intravenöz infüzyon tedavisine bağlı ebit ve trombo ebit gelişimini önleme ve tanılamada, sağlık çalışanlarının bilgi düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem:Tanımlayıcı nitelikte olan çalışmanın evreni ve ör-neklemini, 02.09.2013 -01.01.2014 tarihleri arasında İstanbul'da özel bir hastane ve üç eğitim araştırma hastanesinin yoğun bakım üniteleri ile yatan hasta katlarında intravenöz tedavi uygulayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden gönüllü 100 hemşire, 12 ebe, 4 acil tıp teknisyeni oluşturmuştur. Veriler, intravenöz infüzyon tedavisinde bilinmesi gereken süreçlerle ile ilgili hazırlanan anketle toplanmıştır. 50 puan, 100 puan üzerinden performans kriteri olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Sağlık çalışanlarının aldıkları bilgi puanları 30 ile 90 puan arasında değişmekte olup, ortalaması 54.78 ± 11.74 puan olarak gö-rünmektedir. Çalıştıkları bölüme, mesleki deneyim ve eğitim durumlarına göre aldıkları puanlar istatistiksel olarak anlamlı farklılık göster-memektedir (p>0.05).Sonuç: Sağlık çalışanlarının aldıkları bilgi puanı ortalaması performans kriterinin üzerindedir. Fakat ebit geliştiğinde yapılması gereken uygulamalar, lokal anestetik kullanımı, pansuman materyali ve akış kontrol cihazı seçimi, kateter değişim sıklığı konularında bilgilerinin yetersiz olduğu saptanmıştır. İntravenöz terapi ile ilgili hizmet içi eği-timlerinde bu konular yer almalıdır.Anahtar kelimeler: Flebit; infüzyon tedavisi; trombo ebit; bilgi düzeyi. ABSTRACTPurpose: This paper aims at determining the level of knowledge of healthcare staff in the diagnosis and prevention of intravenous infusion therapy related to the development of phlebitis and thrombophlebitis. Tool and Method:This research is a descriptive study. The sample of the research contains 100 nurses, 12 midwives, 4 emergency medical technician who are voluntarily participated in this research. They applied intravenous therapy at three educational research hospitals' and one private hospital's intensive care units and inpatient oors between 02.09.2013 -01.01.2014 in İstanbul. Data was collected by the infusion treatment processes questionnaire. 50 points is evaluated as the performance criteria over 100 points.Findings: Health workers knowledge points score ranges from 30 to 90 points and average seem to be 54.78 ± 11.74 points. Statistically there is no signi cant relationship between the scores and departments which they work, their professional competency and education. (p>0.05). Conclusion:Health workers knowledge point average is above the average performance criteria. But it has been determined that there is a lack of knowledge mostly on the issues of the practices that should be applied upon the development of phlebitis, use local anesthetics, selecting dressing material and ow control device, catheter replacement frequency. These ıssues should take place in intravenous therapy service trainings.
In the present study, it is aimed to preserve the place of historic buildings and spaces in the spatial memory together with their images and to investigate its contributions to the urban identity. In this context, an examination was made on eight historic buildings and spaces selected from Çanakkale Urban Site (an avenue, a street, a square, a garden, a courtyard, a religious building, an education building, and a registered old building). Within the scope of this study, a specialist group of 70 people was determined in the survey technique. The aim of the survey technique was to question the spatial memory, urban image, and urban identity cases and their relations with each other through the examples selected from Çanakkale Urban Site.In this context, when the buildings and spaces which have acquired a place in the urban memory are defined in terms of spatial memory parameters and urban images, this also strengthens their contributions to the urban identity. The buildings and spaces selected as the material in the study are still being used, which strengthens the spatial memory parameters. The spatial memory parameters which affect the places of the buildings and spaces concerned in the urban identity the most are the parameters of "historical and cultural value", "memory value and continuity of use", "originality and rarity value", and "aesthetic and artistic value", respectively. The historic buildings and spaces identified with all these parameters contribute to the city's states as a city of "history", "culture-art", and "tourism" the most. When the buildings and spaces concerned are evaluated in terms of the urban images, they are mostly identified as "districts", "nodes", "paths", and "landmarks", which strengthens their places in the urban identity.As a result of the study, proposals were made for the preservation of the spatial memory parameters in historic buildings and spaces and for the continuity of the historic buildings and spaces by emphasizing the contribution to the formation of the urban image and the urban identity.
Spatial planning is one of the tools to cope with the problems in today's world and to walk safely into the future. At the point of making the right decisions in spatial planning, scientific, rational, up-to-date, safe, technologically compatible, transparent, and spatially integrated data are needed. In this study, the data used in the spatial planning process of Turkey and the management process affecting these data were evaluated. As an assessment tool, SWOT analysis (strengths, weaknesses, opportunities, and threats) was used SWOT analysis results. The results of the SWOT analysis regarding the spatial planning management process and spatial data show that internal weaknesses and external threats are more. As a result of the study, it is proposed to create a national data system (base) that is based on science and technology, observes international data standards, has data that can be easily updated and is open to stakeholder use.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.