Toplum düzenini sağlaması amacıyla oluşturulan hiyerarşik katmanlar ve beraberinde meydana gelen düzensizlikler halk arasında çatışmalara sebebiyet vermiştir. Kendilerini ait olduğu milletin sesi olarak gören yazarlar toplumlarının maruz kaldığı problemleri eserlerinde anlatmışlardır. Bu çalışmada incelenecek olan ağalık sistemi ve bunun neticeleri, Yaşar Kemal’in İnce Memed adlı eseriyle Heinrich von Kleist’ın Michael Kohlhaas hikâyesindeki yansımaları bakımından değerlendirilmiştir. Birbirinden oldukça farklı her iki yazarın eserlerinde benzer konunun anlatılması, ayrıcalıklı sınıfların varlığının evrensel bir sorun olduğunun göstergesi olarak kabul edilir. Bu bağlamda İnce Memed ve Micahel Kohlhaas’ta olayların akışında önemli roller üstlenen soylu ağa ve beylerin işlevleri bakımından karşılaştırmalı incelenmesi çalışmanın amacını oluşturur.
Hak ve adalet, bunların aksamasından kaynaklı sıkıntılar ve hak arayışı evrenselliğini daima koruyacak gerçeklerdir. Tarih boyunca toplumlar ve onların kurdukları devletler düzeni sağlamak adına kanun ve yasalara başvurmuşlar, ancak kimi zaman bu mekanizma çatlaklara, aksamalara ve yok sayılmalara maruz kalmıştır. Bu çalışmada Türk ve Alman edebiyatından seçilen eserlerde adaletsizliğin sebep olduğu problemler isyan ve eşkıyalık kavramı bağlamında mercek altına alınacaktır. Eşkıyalık, olumlu ve olumsuz etki ve işlevleri olması bakımından farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Bunlardan olumlu olan görüş, yani eşkıyalığın mevcut düzensizliğe düzen getirme girişimi olarak değerlendirilmesi, incelenen romanlarda ağır basmaktadır. Birbirinden farklı zamanlarda ve toplumlarda yaşamış yazarların eserlerinde kahramanların maruz kaldıkları adaletsizlik karşısında isyana başvurarak gidişatı değiştirme çabaları, hak arayışının her çağda ve toplumda gerekli olduğunu gösterir. Bu çalışmada Sabahattin Ali'nin "Kuyucaklı Yusuf" adlı eseri ile Heinrich von Kleist'ın "Michael Kohlhaas" adlı eserinde işlenen adaletsizliğin doğurduğu isyan eylemi, benzer ve farklı yönleri karşılaştırılarak metne odaklı yorumsayıcı bir yöntem ile değerlendirilecektir.
Die Entfremdung ist ein Begriff, mit dem sich viele Disziplinen beschӓftigen und darauf verschiedene Weise erklӓrt wird. Sie ist eine Tatsache, worauf sich der Mensch zeitlebens bezieht. Aus diesem Grund ist sie wie vorher auch heute aktuell und untersuchungswert und verliert ihre Bedeutung nicht. Arthur Schnitzler war ein östereichischer Psychiater und gilt auch als einer der bedeutendesten Vertreter der Wiener Moderne. Wahrend seiner Karriere als Arzt gesammelte Erfahrungen benutzt er ergolgreich in seinen literarischen Werken. Der eng mit dem Menschen verbundenen Begriff Entfremdung ist in seinem Werk der Andere eine vorkommende Tatsache. Der Verlust führt dazu, dass sich der Protagonist von sich selbst und seiner Umwelt entfremdet. Das Ziel dieser Arbeit ist es, die Ursachen und die Ergebnisse dieser Krise zu untersuchen und zu erklӓren. In diesem Zusammenhang wurde festgestellt, dass die wichtigsten Entfremdungsursachen persönliches Unglück, Verlust eines geliebten Menschen, Schock durch Verlust und Schwierigkeiten bei der Akzeptanz sind.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.