2019 yılının Aralık ayında Çin’de ortaya çıkarak bütün dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi günlük hayatımızda önemli değişimlere, özellikle de birçok alanda daha hızlı gelişen dijital dönüşümlere neden olmuştur. Pandemi öncesi Türkiye’de çok yaygın kullanımı olmayan sanal market uygulamaları da bu dönüşümden payını almış ve bu uygulamaların kullanımında büyük bir artış olmuştur. Dijital dönüşüm kavramı ile büyüyen Z kuşağının sanal market uygulamalarının gösterdiği bu dönüşüme karşı sergiledikleri davranışlar, gelecekte ekonomik özgürlüklerini tamamen alacakları düşünüldüğünde dikkatle incelenmelidir. Bu çalışmada Erciyes Üniversitesi’nde öğrenim gören Z Kuşağına dahil bireylerin sanal market alışveriş alışkanlıklarının yapısı, farklılıkları ve COVID-19 pandemisinin bu alışkanlıkları üzerindeki etkisi 413 gönüllünün katıldığı bir anket uygulaması ile araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre en yaygın kullanılan sanal market uygulamalarının Trendyol Market, Getir ve Yemeksepeti Banabi olduğu görülmüştür. Sanal market uygulamalarına erişim yöntemi olarak en çok akıllı telefondan uygulama indirme yöntemi kullanılırken, en yaygın kullanım amacı olarak katılımcılar bu uygulamaların kolaylık sağlamasını göstermiştir. Sanal market uygulamalarından haberdar olma yöntemi olarak en fazla internet reklamlarının etkin olduğu görülmüştür. Pandeminin hem sıklık hem de hacim bakımından online alışveriş ve sanal market alışverişi alışkanlıklarında arttırıcı etki gösterdiği tespit edilmiştir.
1972 yılında Bretton Woods anlaşmasının sona ermesi ve serbest kur sistemine geçilmesi ile finansal riskler ön plana çıkmıştır. Özellikle küreselleşme ile birlikte uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmeler risklerin çeşitlenmesine ve kapsamının artmasına neden olmuştur. İşletmelerin maruz kaldıkları risklerin artması ve faaliyet sonuçlarını olumsuz yönde etkilemesiyle birlikte bu riskleri yönetme ihtiyacı ortaya çıkmış ve günden güne daha da önemli hale gelmiştir. Günümüzde finansal risk yönetiminde en çok kullanılan yöntemlerin başında hedging olarak adlandırılan riskten korunma gelmektedir. Riskten korunma kapsamında gerçekleştirilen işlemler işletmelerin finansal tablolarında dalgalanmalara sebep olabilmektedir. Bu durumu ortadan kaldırmak amacıyla riskten korunma muhasebesi uygulanmaktadır. Bu çalışma ile Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları (UMS/UFRS) kapsamında riskten korunma muhasebesi teorik olarak incelenmiş ve Türkiye'de faaliyet gösteren bir şirketin riskten korunma muhasebesi uygulamasına yer verilerek sürecin irdelenmesi ve farklı şirketler adına yol gösterici olması amaçlanmıştır.
Fikri mülkiyet haklarının korunması toplumda bireylerin en temel haklarındandır. Çalışan buluşlarına dayalı fikri mülkiyet hakları dünyada pek çok ülke tarafından yasal çerçevelerle korumaya alınmıştır. Ülkemizde çalışan buluşları neticesinde ortaya çıkan fikri mülkiyet hakları 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nda düzenlenmiş ve ardından 29.09.2017 tarihli ve 30195 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren "Çalışan Buluşlarına, Yükseköğretim Kurumlarında Gerçekleştirilen Buluşlara ve Kamu Destekli Projelerde Ortaya Çıkan Buluşlara Dair Yönetmelik" ile açıklığa kavuşturulmuştur. İlgili literatür incelendiğinde söz konusu düzenlemenin büyük ölçüde Almanya'da çalışanların ve işverenlerin buluşlara dair haklarını ve yükümlülüklerini düzenleyen ''Gesetz über Arbeitnehmererfindungen" (ArbEG) Çalışan Buluşlarına Dair Düzenleme'den esinlendiği görülmektedir. Çalışmada hizmet buluşu ve serbest buluş kavramlarının incelenmesinin yanı sıra, Yönetmelik çerçevesinde çalışan buluşlarına dair çalışana ödenecek bedelin hesaplama yöntemleri ele alınmış, örnekler üzerinden detaylandırılmış ve hesaplanan bedelin nasıl muhasebeleştirileceği konusu incelenmiştir.
Günümüz ekonomik koşulları altında, finansal bilgi kullanıcılarının işletmelere ait finansal tablolara ve bu tablolarda yer alan bilgilerin gerçeğe uygun bir şekilde sunulmasına olan ihtiyacının artması, Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları (UMS/UFRS)'nin kullanım alanının genişlemesinin de etkisiyle gerçeğe uygun değer kavramının ön plana çıkmasına neden olmuştur.Ülkemizde 2005 yılından beri yürürlükte olan UMS/UFRS kapsamında gerçeğe uygun değer, genel olarak tarihsel maliyet anlayışını da içeren karma bir ölçüm sistemi olarak uygulanmaktadır. Ancak bu standartları uygulayan işletmeler Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlar (KAYİK) ile sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmaya ortadan kaldırmak ve Avrupa Birliği Muhasebe direktifine uymak amacıyla 2017 yılında Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama Standartları (BOBİ FRS) yayımlanmış ve 2018 yılı itibariyle yürürlüğe girmiştir. Çalışma, TMS/TFRS kapsamında etkili olan gerçeğe uygun değer yaklaşımının BOBİ FRS kapsamında gerekliliğinin araştırılması ve hangi durumlarda, nasıl kullanılması gerektiğininin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla tüm bölümler incelenmiş ve özellikli durumlarda yapılması gereken muhasebe kayıtları örneklendirilerek açıklanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.