ÖzÂşıklık geleneği, Türkoloji araştırmalarının belki de en çok çalışılan alanlarından birisidir. Türk kültür ekolojisinin önemli bir unsuru olan bu gelenek, dini-ritüelistik kökenlerinden eğlence tasarımlarının nesnesi olduğu sürece değin bir şekilde ayakta kalmasını bilmiş, yine sosyokültürel bağlamda statü sahibi bilge şairler olan âşıklar da bu yolda çaba sarf etmiş, belirli ölçülerde çeşitli kültür ortamlarına, bu ortamların unsurlarına ve halkın/yöneticilerin reflekslerine bir ölçüde uyum sağlayabilmişlerdir. Araştırma, pek çok sanatsal organizasyon ve gelenekte olduğu gibi, belirli sosyokültürel bağlama, geleneği takip eden, yaşatan ve bilen katılımcı kitlesine, ekonomik bir arka plana ve destekleyici patronlara ihtiyaç duyan âşıklık geleneğinin geçmişi ve güncel durumu üzerine bazı tespitleri içermektedir. Bu tespitlerse, geleneğin öznesi olan âşıklar, geleneğin ikincil dereceden taşıyıcıları olan katılımcı kitle ve bağlam, kültürel organizasyonları destekleyicisi patronlar ve koşullar üzerinden gerçekleştirilecektir. Nihayetinde âşıklık geleneğinin bazı olumlu ve olumsuz nitelemelere muhatap olduğu, kendisini mevcut şartlar ve meseleler bağlamında güncellemekte problemler yaşadığı, elektronik kültür ortamıyla birlikte geçmişte haber kaynağı olma, tarihsel hafıza taşıyıcılığı, gerçekleştirilen bir kültürel eylemi uğurlu/bereketli kılma ve bilgelik gibi özellikleri olan âşıkların statü kaybına uğradıkları, geleneksel icra törenlerinde ve usta-çırak ilişkisinde bazı değişiklikler yaşandığı, şimdilerde yaygın olarak atışmalar (taşlamalar/takılmalar) üzerinden tanınır/bilinir olan geleneğin medya patronlarınca eğlence kültürünün bir unsuru olarak kabul edildiği, gelenekte kahvehane-köy odası-sağdıç geceleri temelli eril icra tavrından vazgeçilerek radyotelevizyon-internet ortamı merkezli yeni hitap, söylem ve konulara yönelindiği, kentlerden kopamayan âşıkların yerel tavırlardan da bir türlü vazgeçemedikleri anlaşılmıştır.
Sözlü kültür ortamı mahsulleri olan mit ve efsanelerin birer ardılları olarak ortaya çıkan tragedya ve komedyalar, yazılı kültür ortamının ürünleri olarak görülebilir. Bu oluşumun kanıtları, aynı zamanda teknolojik kodlar olarak da adlandırılabilecek yazıyı kullanmayan toplumlarda bu türlerin sanatsal bir biçimde ortaya çıkmamasında aranabilir. Sözlü kültür toplumlarında tragedya ve komedyaların yerini ritüel kökenli oyunlar ve diğer sözlü kültür mahsulleri almıştır. Yazılı kültür sadece sözlü kültür ortamında insanların kutsalları için tertipledikleri şölenlerdeki ritüellerin sahnelenmiş hali olan tragedya ve komedyaların ortaya çıkmasını sağlamakla kalmamış, aynı zamanda felsefi düşünce sistemlerinin güçlenmesini de sağlamıştır. Felsefenin ortaya çıkması ve sanatsal dramatik oyunların icra edilmesi sözlü kültür ve yazılı kültür ortamının farklılıklarının birer görünümleridir.
den deneyimlendiği ve güncellendiği Ekşisözlük ve benzeri sanal paylaşım siteleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada, Ekşisözlük üzerinden her daim yeni kültür ortamlarında yaşam alanları bulmasını bilmiş olan halkbilimsel verilerin yeni derleme alanlarına, bu alanların paylaşımcılarına ve paylaşılan folklor ürünlerine dikkat çekmeyi amaçlamakta; internet ortamında paylaşılan işlev sahibi bu ürünlerle ilgili somut verileri ortaya koymak amaçlanmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.