Bilinen ilk medeniyetlerin ortaya çıkmasıyla insanoğlunun hayatına girmiş olan vergiler, varlıklarını günümüz modern devlet anlayışına kadar sürdürmüştür. Doğaldır ki bu tarihsel süreçte devletlerin vatandaşlarına arz ettiği mal ve hizmetlerin nicelik ve nitelik yönünden uğradığı değişime paralel olarak vergiler de değişime uğramıştır. En temel değişimi vergilerin günümüz devletlerinde kamu gelirlerinin en baskın bileşeni haline gelmesi olarak ifade etmek yanlış olmayacaktır. Zira tüm dünya ülkeleri kapsamında devamlı artış eğilimi içerisindeki kamusal mal ve hizmetlerin finansmanı için ülkelerin gelir ihityaçları artmakta ve bu ihtiyaç vergi gelirlerinin başı çektiği kamusal gelirlerle karşılanmaya çalışılmaktadır. Vergi gelirlerinin devletler için çok büyük bir öneme sahip olduğu açıkça görülmektedir. Öte yandan verginin diğer tarafı olan mükellefler için de aynı düzeyde önemli olduğu belirtilebilir. Çünkü ödeyecekleri vergi, bireylerin üzerinde bir yük oluşturmakta ve tüketim kararları üzerinde etkili olmaktadır. Bu bakımdan bireyler ödeyecekleri vergi miktarını en aza indirerek gelirlerini başka mal sepeti üzerinde harcamayı arzu edebilmektedirler. İlgili çerçevede, vergi gelirlerini eksiksiz olarak toplamak isteyen devletler için mükelleflerin vergiye uyum düzeyleri ve dolayısıyla vergiye uyum kararları üzerindeki unsurlar da önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada mükelleflerin vergiye uyum kararları üzerinde etkili olabilen bireysel ve bireysel olmayan unsurlar araştırılmıştır.
Kamusal mal ve hizmet sunumu kendisine özgülenmiş olan devletler, bu sunumu sağlayıp devam ettirebilmek için harcamalar yapmakta ve bu harcamaların finansmanı için gelire ihtiyaç duymaktadır. Devletlerin finansman kaynakarı içerisinde ise en geniş yeri vergiler tutmaktadır. Vergiler devletler ile vatandaşlarını karşı karşıya getirmekte ve her iki taraf için de büyük önem arz etmektedir. Zira, devletler için toplanması gereken en geniş gelir kaynağı iken; vatandaşlar üzerinde de bir yük teşkil etmektedir. Diğer bir ifadeyle vergiler, iki tarafa da çeşitli maliyetler oluşturmaktadır. İlgili çerçevede, bir vergi sistemi oluşturulurken dikkate alınması icap eden vergi ilkeleri de önem kazanmaktadır. Bu çalışmada sözkonusu ilkelerden basitlik ilkesi dikkate alınmadan -karmaşık bir yapıdaoluşturulan vergi sistemlerinin verginin tarafları üzerine yüklediği maliyetler ele alınmıştır. Karmaşık bir vergi sistemi, verginin toplanması aşamasında idareye maliyetler yüklerken; mükelleflere ise vergiye uyum gösterme aşamasında maliyetler yüklemektedir. Bu bağlamda, açık, anlaşılır ve basit bir vergi sisteminin, ilgili maliyetleri azaltmak ve vergi hasılatını arttırmak için elzem bir özellik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
The tax regulated by law should be collected from taxpayers in proportion to their ability to pay as a requirement of the principle of fairness in taxation. The importance of the ability of tax payment has been increasing in terms of tax burden in recent years. The tax burden is expressed as both individual and total tax burden. The personal tax burden is calculated by the ratio of taxes paid by individuals to their personal income. Countries and organizations such as OECD calculate the tax burden in more detail and specifically. In this study, a comprehensive analysis of the change of tax burden in OECD countries for the period 2000-2018 is carried out. Before analyzing, some basic information about main concepts such as labour income, tax burden, personal income tax are given. The percentage change in the process of the tax burden for household types during that period are shared through tables which are included with the datas from OECD database and its reports, and the findings related to them are evaluated.
Bütçe açığı ile enflasyon arasındaki karşılıklı ilişki, kamu maliyesi literatüründe yüksek öneme haiz olan tartışmalı konu başlıklarından bir tanesidir. İlgili çerçevede, makroekonomik göstergelerden bir tanesi olan enflasyonu düşük seviyelerde tutmak ise zaman ve coğrafyadan bağımsız olarak Merkez Bankalarının öncelikli hedeflerinden olmasından ötürü; bütçe açıklarının enflasyon üzerindeki etkileri de önem kazanmaktadır. Bu çalışmada Avrupa'nın yükselen ekonomilerinden Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya'da bütçe açıklarının enflasyon üzerindeki kısa ve uzun dönem etkileri 1999-2019 dönemi verileri ile panel ARDL yöntemi ile araştırılmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı bütçe açıklarının enflasyon üzerindeki kısa ve uzun dönem etkilerini ortaya koymaktır. Panel ARDL yöntemi ile yapılan tahmin sonuçlarına göre çalışmanın örneklemini oluşturan ülkelerde bütçe açıkları kısa dönemde enflayon oranı üzerinde azaltıcı etkide bulunurken, uzun dönemde ise artırıcı etkide bulunmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.