New communication technologies strengthen existing power relations, helping to maintain class inequalities and alienating people. In the new communication age, human subjectivity itself has become a commodity. This paper analyses the role of Marxist studies in the academic field of communication studies. It focuses on the relevance of Marx's views for understanding communication in the digital era, Marxist communication studies after the expansion of digital media, and new dimensions of communication that have been incorporated into Marxist literature. Topics that matter in this context include the intersection of play and work, media economics in the age of digital communication, digital labour, the online games industry, targeted advertising, newly emerging social inequalities, and surveillance and privacy issues. Also an outlook for potential future Marxist studies of communication is given.Keywords: communication studies, digital capitalism, digital media, Marx, Marxist studies Acknowledgement: The author thanks Christian Fuchs for his valuable suggestions and contributions.
Hayatta kalmak ve bununla ilişkili olarak da güvenlik ve risk insanlık tarihi boyunca en temel konulardan olmuştur. Algıladığımız haliyle modern riskin ortaya çıkışı, modernliğin ortaya çıkışı ile paraleldir. Hem modernliği hem de modernliğin risklerini yaygınlaştıran ise sanat, felsefe ve kitle iletişim araçları gibi üst yapılardır. Bu çalışmada sağlık ile ilgili haberlerdeki risk söylemi incelenmektedir. Bulaşıcı ve ölümcül hastalıklarla, kürtajla, çocukların cinsel istismarıyla ve otizmle ilgili haberler, çeşitli hastalıklara karşı önleyici tavsiyeler veren ve hastalıkların nedenlerini ya da ne yapılması gerektiğini söyleyen haberler, gömülü anlamları açığa çıkarabilmek için eleştirel söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Hem geleneksel gazeteciliğin haberleri hem de yurttaş gazeteciliğinin haberlerinin incelendiği çalışmada, risk söylemi açısından yurttaş gazeteciliğinin anlamlı bir farklılık ortaya koymadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, sağlık haberlerinde söz edilen riskin, belli davranışları yaptırmak için ya da belli ürünleri tüketmek için bir aracı olduğu görülmüştür. Sağlık haberlerinin iktidar politikasına, iktidarı eleştiren görüşlere, ataerkil düzene ya da mevcut toplumsal söyleme karşıt görüşe, milli birlik ve beraberliğe dayalı görüşlere ya da ilaç şirketlerine hizmet eder bir tutuma sahip olduğu anlaşılmıştır.
Algoritmalar pek çok alanda olduğu gibi gazetecilikte de kullanılır hâle gelmiştir. Ancak bu durum, etik sorunları da beraberinde getirmiştir. Ayrıca algoritmalar geliştikçe etik sorunlar artmaya devam etmektedir. Bu nedenle bu çalışmada algoritma etiği üzerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda gazetecilik alanıyla ilgili önde gelen üç dergi olan Digital Journalism, Journalism Studies ve Journalism & Mass Communication Quarterly'de 2019 ve 2020 yıllarında yayımlanmış algoritmalarla ilgili çalışmalar nitel içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Alanda önde gelen bu dergilerde algoritma etiğine ne şekilde değinildiğini açığa çıkarmak hedeflenmiştir. Bu doğrultuda, makalelerin odaklarına, araştırmada kullanılan kuram/kavramlara, çalışmaların yöntemlerine, örneklemlerine, çalışmaların gerçekleştirildiği ülke ya da ülkelere ve algoritma etiğine yönelik bulgularına odaklanılmıştır. Sonuç olarak, gazetecilik alanında önde gelen bu dergilerde algoritmalara ilişkin çalışmalara fazla yer verilmediği, ayrıca çalışmaların çok azında etik sorunlara değinildiği açığa çıkmıştır. Algoritma etiğini araştıran sınırlı sayıda çalışmada ise algoritmalara dayalı etik ihlallerin, insanların tehlike altında hissetmeleri ya da suçsuz yere yargılanmaları gibi çeşitli sorunlara neden olabileceği ifade edilmiştir. Ayrıca bu çalışmaların etik sorunların çözümüne yönelik çeşitli yasal düzenlemeleri, makine öğrenimi teknolojisinin kullanımını, gerektiğinde insan kontrolünü ve algoritma seçimleri hakkında kullanıcıların bilgilendirilmesini önerdiği anlaşılmıştır.
Mahremiyet, kitle iletişim araçlarının gelişimi ile birlikte ihlal edilen bir konu haline gelmeye başlamıştır. Sosyal ağlar da, mahremiyet ihlallerine yeni bir boyut eklemiştir. YouTube ve benzeri ağlarda mahremiyet, yalnızca kurumlar tarafından değil, kullanıcılar tarafından da gönüllü olarak ihlal edilir olmuştur. Bu nedenle bu çalışmada, YouTube içerik üreticilerinin gönüllü mahrem paylaşımları incelenmiştir. Mahrem paylaşımlar nesneleştirmeye, nesneleştirme ise daha fazla oranda mahremiyet içerikli paylaşıma yol açmaktadır. Bu sebeple araştırma kapsamında, Fredrickson ve Roberts'ın Nesneleştirme Kuramı'ndan yola çıkılarak, YouTuberların mahrem paylaşımlarını analiz etmek ve bu paylaşımlarda kendilerini ne şekilde nesneleştirdiklerini ve bu nesneleştirmenin ne gibi sonuçları olduğunu açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Çalışmada, amaçlı örnekleme metodu kullanılarak örneklem olarak belirlenen YouTube içerik üreticilerinin paylaşımlarına yönelik betimsel bir analiz gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, yatak odaları da dâhil olmak üzere evlerinden çeşitli paylaşımlar yapan YouTuberların, yaşadıkları alanı mahrem olarak değerlendirmedikleri ve bulundukları/yaşadıkları mekânlar, aileleri, arkadaşları, ilişkileri, yabancılar, duyguları, bedenleri ve tercihleri hakkında mahrem paylaşımlar yaptıkları görülmüştür.Ayrıca, fiziksel benlikleri ile ilgili kaygı duyguları olduğu, YouTube'daki varoluşlarının da bu durumun bir etkeni olduğu, kaygı duyguları nedeniyle yeme bozuklukları yaşayabildikleri ve dış beden farkındalıklarına karşın iç bedensel bir farkındalığa yönelik herhangi bir paylaşım yapmadıkları açığa çıkmıştır.
Tarih boyunca basın, edebiyatın ve sanatın hem öznesi hem de nesnesi olmuştur. Bu çalışmada, 17. Yüzyıldan günümüze kadar dünyadaki, Osmanlı'daki ve sonrasında Türkiye'deki sanat ve edebiyat basınının toplumsal dönüşümler açısından nasıl bir rol oynadığı ve nasıl bir dönüşüm geçirdiği incelenmiştir. Ekonomi-politik yapıda dönüşümler gerçekleştikçe, sanayileşme ile birlikte meta haline gelen sanat ürünlerinin de değiştiği, sanat değiştikçe basının da hem içerik, hem biçim, hem de oynadığı rol anlamında farklılaştığı görülmüştür. Aydınlanma, sanayileşme, Fransız Devrimi, 1848 Devrimleri, Büyük Buhran, savaş gibi dönemler, sanat basınını dönüştürmüştür. Aydınlanma ile birlikte isyan ve şiddetin yerini edebiyat ve sanat almıştır. Özgürlük arayışlarının ortaya çıktığı 19. Yüzyılda dergiler ve gazeteler de bu arayışın bir parçası haline gelmiştir. Savaş dönemlerinde ise sanat ve edebiyat basını hem bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır, hem de savaş karşıtı görüşleri yansıtmıştır. Yalnızca savaş dönemlerinde değil, hemen her dönemde sanat basını politik görüşlerin bir aktarıcısı olmuştur. 20. yüzyıl sanatın teknoloji ile buluşmasına tanık olmuştur. 1970'lerden sonra dijital teknolojilerin hızla gelişimi ile birlikte, edebiyat ve sanat basını büyük ölçüde dijital ortama kaymıştır ve teknoloji geliştikçe sanatın anlamı da, aktarılma biçimi de değişmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.