Şirketler finansal ve faaliyet kiralaması olmak üzere iki tür kiralama yapmaktadırlar. Mevcut durumda finansal kiralama borçları ve alacakları finansal raporlarda yer alırken faaliyet kiralamalarından doğan borç ve alacaklar yer almamaktadır. Finansal risk yönetimi açısından bu durum değerlendirildiğinde, özellikle kiracı şirketlerin birçoğu finansal raporlarında gösterilenden daha fazla riski bilanço dışına taşımaktadırlar. Bu sebeple birçok yatırımcı ve analistin, bilanço dışı kalan bu kiralamalardan kaynaklanan varlık ve yükümlülüklerin finansal raporlar üzerindeki etkisini görmek amacıyla kiracının finansal raporlarındaki tutarları düzeltmesi gerekmektedir. Diğer taraftan finansal raporların şeffaflığı, karşılaştırılabilirliği ve gerçeğe uygun sunumunu sağlamak için dünyada 10 yıldan bu yana bu konu tartışılmıştır.
In this paper, we present the evolution of integrated reporting and organizations playing an active role in this process. As a result of the changes, corporate reports including only historical inancial information have become insuicient. It has started to be important for the irms to be sensitive towards environment, social capital and governance. For these reasons, authorities started to search for new reporting types. Their aim was to form a report giving detailed (prospective and retrospective) information about the total performance of the irm. Sustainability reports, the starting point of integrated reporting, were established and Global Reporting Initiative (GRI) standards were formed to increase the popularization. Integrated reports aim to supply full disclosure about the irms' strategies, goals and performances. They also respond to the demands and needs of key stakeholders. In order to actualize the inancial stability and sustainability, they are necessary. Integrated reports also put related groups into play. So, decision makers become a participant instead of watching the system from outside. In addition, integrated thinking philosophy provides systematic disclosure of value creation, namely how organizations made resource allocations in the past and how they will create value in the future according to their business models.
BIST OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE LİSTELENEN ŞİRKETLERİN FİNANSAL PERFORMANSLARININ ENDÜSTRİ 4.0 VE COVID 19 KAPSAMINDA COPRAS YÖNTEMİ İLE ANALİZİ 1 ÖZ Endüstri 4.0, dünyada sanayi devriminin geçirdiği son evre olarak ifade edilmektedir. Endüstri 4.0 devrimi ile birlikte, tüm sektörlerde üretim süreçlerinde düşük maliyet ve yüksek verimlilik öngörülmektedir. COVID-19 salgını ise; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak ilan edilen, dünya çapında alınan kısıtlama kararları ile dünya genelinde üretimin durma noktasına geldiği, bir çok işletmenin zarar ettiği ve iflasların açıklandığı bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bu noktada çalışmanın amacı, Türkiye'de otomotiv sektörünün finansal performansının, endüstri 4.0 devriminden ve dünya çapında yaşanan COVID-19 salgınından ne ölçüde etkilendiğinin tespit edilmesidir. Bu amaçla çalışmada, Türkiye'de faaliyet gösteren ve BİST'te işlem gören otomotiv şirketlerinin, 2014-2020 yıllarına ait faaliyet raporları Endüstri 4.0 ve COVID-19 kapsamında içerik analizine tabi tutulmuş; aynı dönemlere ilişkin finansal verileri ise, Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemlerinden COPRAS yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, dünyada yaşanan En-1 Bu çalışma; 04-07 Kasım 2021 tarihlerinde 8. Uluslararası Muhasebe ve Finans Çalışmaları Kongresinde (ICAFR-2021) sunulan bildirinin, yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiş halidir.
Amaç-Türkiye'de uygulanmakta olan Bireysel Emeklilik Sisteminin genel hatlarıyla incelendiği bu çalışma, katılımcı sayısındaki değişimin ve buna bağlı olarak Bireysel Emeklilik Sisteminin gelişiminin ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada katılımcı sayısındaki değişim temelde üç dönem halinde ele alınmıştır. Bu dönemlere ilişkin olarak Bireysel Emeklilik Sisteminin gelişimi hususunda değerlendirmeler yapılmıştır. Yöntem-Bu çalışmada Bireysel Emeklilik Sisteminin gelişim modeli tahmin edilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda istatistiksel analiz yöntemleri kullanılarak yapılan çözümlemede Emeklilik Gözetim Merkezi tarafından halka açık olarak paylaşılan verilerden katılımcı sayısı verileri kullanılmıştır. Bulgular-Çalışmada ele alınan dönemler için yapılan regresyon çözümlemesi neticesinde, ilk iki dönemde daha fazla olmak üzere genel olarak katılımcı sayısının pozitif yönlü bir gelişme gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak üçüncü dönemin son aylarına doğru bir önceki zaman periyoduna göre katılımcı sayısının negatif yönlü bir performans sergilediği görülmüştür. Tartışma-Yapılan çözümlemeler neticesinde elde edilen bulgulardan hareketle katılımcı sayısının genel olarak pozitif yönlü bir gelişim göstermesi ve buna bağlı olarak Bireysel Emeklilik Sisteminin gelişimi, alanyazında yapılan diğer araştırmaların sonuçları ile kısmen benzerlik göstermektedir.
Amaç -Ülkemizde uygulanmakta olan bireysel emeklilik sisteminin gelişimine yönelik yapılan reformlardan birisi olan devlet katkısı uygulamasının genel olarak sistem bileşenleri üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlayan bu çalışmada, devlet katkısı uygulaması öncesi ve devlet katkısı uygulaması sonrası dönemlerde bireysel emeklilik sisteminin gelişim yönündeki değişiminin ortaya konulması temel amaç olarak görülmüştür.Yöntem -Araştırmanın evrenini oluşturan ve Türkiye'de faaliyet gösteren 18 emeklilik şirketinin Emeklilik Gözetim Merkezi'ne aktarmış oldukları veriler IBM SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) ortamında analiz öncesi yeniden tasarlanarak çalışmada kullanılmıştır. Devlet katkısı öncesi ve sonrası yapısal farklılığı ortaya koymak üzere araştırma modeli tasarlanmış ve devlet katkısı fon tutarının gelişim modeli oluşturulmuştur. Bu doğrultuda sistem bileşenleri zaman serileri analizlerinden trend analizi, yapısal kırılma testlerinden chow sınaması ile incelenmiştir. Yapısal farklılığın kaynağının tespiti açısından da yapay değişken etkisine bakılmıştır.Bulgular -İstatistiksel analiz yöntemleri kullanılarak sistem bileşenlerinin çözümlemesi yapılmış olup yapılan çözümleme neticesinde devlet katkısı uygulaması ile sistemde yapısal farklılık meydana geldiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda elde edilen bulgulardan hareketle sistemin gelişim yönündeki eğiliminin devlet katkısı uygulamasından sonra daha güçlü olduğu görülmektedir.Tartışma -Bu araştırma ile sistemin gelişimi açısından devlet katkısı uygulamasının etkinliği ortaya konulmuştur. Devlet katkısı uygulamasının sürdürülebilirliği ve geliştirilebilirliği yönündeki yönelimler açısından araştırmanın önem arz ettiği düşünülmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.