Demografik geçiş teorisine göre; demografik geçiş süreci, geleneksel demografik rejimden modern demografik rejime doğrudur. Diğer kelimelerle yüksek doğum ve ölüm oranlarının görüldüğü durumdan, düşük doğum ve ölüm oranlarının görüldüğü yeni duruma geçiş vardır. Demografik geçiş sürecinin aşamaları bulunur. Bu aşamalar, üç ile beş arasında değişebilir. Bazı araştırmalarda geçiş sürecini meydana getiren aşamalar üç iken; bazı araştırmalarda dört; bazılarında ise beştir. Bu vesileyle Türkiye üzerine yapılan araştırmalarda demografik geçişe ait aşamaların farklı numaralandırılıp tarihlendirildiği saptanmıştır. Örneğin Türkiye nüfusunun 2050'lerde takriben 95 milyon olacağını ve üçüncü aşamayı tamamlayacağını belirten çalışmalar söz konusudur. Lakin zaman geçtikçe demografik geçiş sürecine evvela dördüncü, ardından beşinci aşamanın eklendiği açıktır. Bu durumda Türkiye için de beş aşamalı geçişe göre yeni açıklamaların yapılması ve üçüncü aşamanın bitiş tarihinin verilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.Bu çalışmada Türkiye'deki demografik geçiş aşamalarının görece yeni olan beşli modele göre belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca Türkiye'nin demografik geçişini ele alan çalışmalarda bulunan farklılıkların nedenleri de saptanmıştır. Böylece önceki çalışmalardan farklı bir sınıflama yapılarak, ülkenin hangi aşamada bulunduğu nicel verilerden yararlanmak suretiyle ortaya konulmuştur. Bu durum coğrafyanın tasvir, karşılıklı etkileşim ve kantitatif yöntem ve ilkelerinin kullanılmasını gerektirmiştir.1 Bu makale "Demografik Fırsat Penceresi Açısından Türkiye'nin Nüfus Politikaları ve Nüfuslanma Süreci" adlı doktora tezinden üretilmiştir.
Demografik geçiş sürecini yaşayan ülkelerde doğurganlık düşer. Bu durum, genç nüfus oranını azaltır. Diğer yandan, geçiş süreci henüz tamamlanmadığı için yaşlı nüfusun payı da fazla değildir. Genç ve yaşlı nüfusun az olmasına bağlı olarak çalışma çağındaki nüfus artar. Ekonomik kalkınmayı kolaylaştırdığından bir fırsat olabilen bu özel döneme literatürde demografik fırsat penceresi denilir. Aynı dönem, bazı metinlerde "demografik armağan" veya "demografik bonus" olarak anılır. Demografik fırsat penceresi, nüfus yaşlandığında sona eren bir dönemdir. Nitekim yaşlı nüfus oranı %15'in üzerine çıktığında toplum yaşlanmış olur. Birçok araştırmacıya göre Güney Kore ve Japonya demografik fırsat penceresini pozitif kullanmayı başarmış ender ülkelerdir. Bu çalışmada her iki ülke, demografik fırsat penceresi döneminden önce ve sonrasıyla mukayese edilmiştir. Araştırmada, Güney Kore ve Japonya'da verimli kullanılan demografik fırsat penceresi döneminin hangi tarihlerde açılıp kapandığı saptanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda her iki ülkenin nüfusu; yaş grupları ve toplam bağımlılık oranlarına göre incelenmiştir. Lakin araştırmanın öne çıkan amacı, ekonomik büyümede diğer faktörlerden ziyade demografik fırsat penceresi döneminin yansımalarını karşılaştırmalı olarak ortaya çıkarma olduğu söylenebilir. Japonya'ya ait ekonomik veriler, 1950-1965 dönemi için Donnet'in 1992'de yayımlanan araştırmasından alınmıştır. 1956-1975 dönemi dataları Ogawa, Konda ve Matsukura'nın çalışmalarından derlenmiştir. 1965-2015 dönemi için Dünya Bankası (World Bank) istatistiklerinden faydalanılmıştır. Japonya'da demografik fırsat penceresinin açılış/kapanış tarihlerini saptamada kullanılan demografik veriler ise United Nations Department of Economic and Social Affairs'ten (UN-DESA) edinilmiştir. Güney Kore'ye ait veriler için de benzer bir yöntem kullanılmıştır. Ülkenin demografisine ait bütün veriler UN-DESA'dan edinilmiş olup, ekonomik göstergelere Dünya Bankası'ndan; İşgücü verilerine ise Uluslararası Çalışma Örgütü'nden (International Labour Organization "ILO") erişilmiştir. Bu veriler doğrultusunda yapılan analizde Güney Kore'de demografik fırsat penceresinin 1980'li yılların sonu 1990'lı yılların başında açıldığı ve 2020'de kapandığı saptanmıştır. Japonya'da ise 1950'li yılların sonu 1960'lı yılların başında açılan pencere, 2000 yılında kapanmıştır. Erişilen kantitatif veriler, literatür doğrultusunda tartışılmış ve her iki ülkedeki ekonomik büyümenin demografik fırsat penceresiyle ilişkili olduğu ispat edilmiştir.
The decline in fertility in societies that experience demographic transition process, causes a proportional decrease in children in the total population. On the other side, since the transition process has not yet been completed, there is no significant increase in the share of the elderly population in the total. The working age population is increasing with the proportional decrease of the child and elderly population. This situation provides an opportunity for economic development and this special period is called "demographic window of opportunity" in the literature. This period can also be characterized as a “demographic gift” or “demographic bonus” in some studies. In today's conditions it is stated that the "demographic window of opportunity" period ends with population aging. As a matter of fact, if 15% of the population is 65 and over, the society is considered to have aged. The window of opportunity period is temporary. Therefore, it is important to create more employment and use resources more rationally during this period. As a matter of fact, the economic growth experienced by Japan after the 1960s and other East Asian countries after the 1970s is associated with the demographic window of opportunity. If this opportunity cannot be evaluated, the process can turn into a 'demographic window of crisis'. The demographic window of crisis is a process of national impoverishment, social turmoil and conflict caused by the inability of this group to be used efficiently in the Special Period that occurs when the 15-64 age group covering the working age reaches the highest rate. The main reason for this is that despite the high increase in the supply of labor, the demand for labor remains insufficient. Because it is thought that low employment and its negative effects will manifest themselves in both economic and social areas. This concept is the opposite of the demographic window of opportunity. A window that opens in countries such as Brazil, Venezuela, Tunisia is a demographic window of crisis, not a demographic window of opportunity. Because in some of these countries, there have been serious turmoil and conflicts; in other some, political powers have been overthrown. Finally, it is possible to say that the aim of the study is to show the formation processes of the demographic crisis window with historical and comparative examples and to introduce this concept into the literature. In this study, quantitative data compiled from national and international institutions were analyzed and it was determined that the process was experienced as a demographic window of crisis in countries such as Tunisia and Brazil. Moreover, it has been shown with a some tables and graphs that the same process is rapidly evolving into a demographic window of crisis for Turkey too.
Bazı çalışmalarda Türkiye’nin nüfus politikaları iki dönem halinde incelenir. Bunlar, nüfus artışının özendirildiği ve nüfus artışının sınırlı tutulmaya çalışıldığı dönemler olup, “1923-1965 Dönemi” ve “1965 Sonrası” şeklinde sınıflandırılır. Lakin bazı araştırmacılara göre 1) Artışın özendirildiği dönem (1920-1950 yılları), 2) Açık bir politikanın bulunmadığı dönem (1950-1960 yılları), 3) Aile planlaması dönemi (1960 sonrası) şeklinde 3 dönem mevcuttur. Bazı araştırmacılar ise politikaları 1) Teşvik dönemi (1920-1957), 2) Durgunluk dönemi (1957-1965) ve 3) Planlı dönem (1965 sonrası) şeklinde sınıflandırır. Oysa Türkiye, özellikle 2014’ten itibaren yeni bir nüfus politikası benimsemiş ve nüfus artışını yeniden teşvik etmiştir. Önceki çalışmalar, 2014’ten bu yana uygulanmakta olan nüfus artışını özendiren politikalara değinmez. Bu çalışma, Türkiye’nin nüfus politikalarını kronolojik bakımdan yeniden sınıflandırmıştır. Sınıflandırma, önceki çalışmalardan farklı olan 4 dönem şeklindedir. Bunlar: 1) Artışın Özendirildiği Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1946 yılları), 2) Açık Bir Politikanın Bulunmadığı Dönem (1946-1960 yılları), 3) Artışın Sınırlı Tutulmak İstendiği Dönem (1960-2014 yılları) ve 4) Yeniden Artışının Özendirildiği (2014 sonrası) Dönem’dir. İstatistiki veriler 1935-1975 için Shorter ve Macura’nın 1982’deki çalışmasıyla DİE’den alınmıştır. 1946-1960 istatistiklerine TÜİK, DPT ve UN-DESA’dan ulaşılmıştır; 1960-2014 için kalkınma planları, Nüfus Genel Müdürlüğü ve MERNİS verileri kullanılmış olup; 2014 sonrası, Kalkınma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’na aittir. 3-8’le biten yılların verileriyse HÜNEE’nin saha araştırmalarına dayanmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.