Burada “geleneksel” olarak nitelenen ve XV-XVI. yüzyılları ifade eden dönem, toplumsal kurumlarının işleyişinin yanı sıra genel zihniyeti ve bu zihniyetten beslenen kolektif kimliği açısından Osmanlı’nın en yetkin dönemini teşkil etmektedir. Söz konusu dönemi takip eden zamanda dahili ve harici birçok faktörün çözücü, dönüştürücü, tahrip edici etkisiyle Osmanlı sistemi ve zihniyeti değişmeye başlar. Gerçekleşen değişim özellikle idari, mali ve askeri yapılarda daha hızlı ve belirgin gerçekleşmesine karşılık, zihniyette gerçekleşen değişimi fark edebilmek için uzun zamana yayılan bir süreci dikkate almak gerekmektedir. Bu araştırma, özellikle XVII. yüzyıl bağlamında olmak üzere geleneksel Osmanlı zihniyetinin değişim sürecini “öteki” anlayışı üzerinden inceleme amacı içerisindedir. Bu maksatla Osmanlı’nın “ötekisini” temsil eden Avrupalıyı tanımlayan veya niteleyen sözcükler üzerinden zihniyet değişiminin seyri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Türkiye tarihinin özellikle Tanzimat sonrasındaki kısmında Batılılaşma konusunda bir görüş birlikteliği söz konusuysa da bunun kapsam ve yöntemi hakkında önemli görüş farklılıkları vardır. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen yoğun tartışmalı ortamda “kapsam” ve “yöntem” konusunda önemli görüşler dile getirilmiştir. Konuya ilişkin tartışmalar Cumhuriyet dönemine kadar yoğun devam etmiş, Cumhuriyet dönemine geçişle birlikte tartışmalarda belirgin bir azalma yaşanmıştır. Çünkü Cumhuriyet döneminde “kapsam” ve “yöntem” konusunda siyasi iradenin kararı belirlenmiş ve verilen kararın uygulamasına geçilmiştir. Tüm bu süreçte görüşleriyle döneme önemli katkılar sunan aydınlardan birisi Celal Nuri’dir. O, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde yaşamış ve görüşleriyle Türk batılılaşmasının niteliğine önemli katkılar sunmuştur.
Tabiat şartlarına bağlı olarak yerleşim merkezlerini belirleyen, ekonomik hayatı yönlendiren, tarihî gelişmelerde önemli bir rol oynayan coğrafyanın, bölgede yaşayan insanların fizyoloji ve psikolojilerini etkilemekle kalmayıp, zihniyetleri üzerinde de güçlü etkilere sahip olduğu artık bilinmektedir. Üstelik bir ülkenin coğrafyası, özellikle uluslararası ilişkiler ve daha çok da küresel güç ilişkileri açısından yakın dönem araştırmalarında çokça dikkate alınan bir özellik oldu. Bir ülke coğrafyasının değerli maden ve özellikle de enerji kaynaklarına yakınlığı/irtibatı, kıtalararası konumu, o ülkenin/devletin siyasi, iktisadi, askeri kaderini doğrudan etkilediği artık hemen herkesin bildiği bir durum. Bir başka söyleyişle her ülkenin jeopolitik konumunun, o ülkenin kaderini birçok bakımdan belirlediği, çoktandır hemen herkes tarafından biliniyor. 20. yüzyıl itibarıyla bunu en iyi bilenler ise bizleriz; yani Türkiye’de yaşayanlar. Elbette ki Türkiye’nin (Anadolu’nun) jeopolitik konumu, 19. yüzyıl veya öncesi zamanlarda da önemliydi. Jeopolitik konumu Türkiye’yi uluslararası güç ilişkilerinin değişmeyen öznesi veya nesnesi kılmıştı. Ancak zaman Türkiye’nin bu özelliğini azaltmadı, hatta çoğalttı. Asya ve Avrupa’nın hatta Afrika’nın kesişim noktasında bulunması, enerji kaynaklarına yakınlığı, Doğu-Batı dünyalarının ortasında yer alması, İslam-Hıristiyan dünyanın kesişim hattında konumlanmış bulunması, Sosyalist bloka sınır olması… Türkiye’yi 20. yüzyılın küresel ilişkiler açısından çift kutuplu dünyasında birçok problemle karşı karşıya bıraktı ve bırakmaya da devam ediyor. Jeopolitik konumu birçok bakımdan Türkiye’yi uluslararası ilişkilerin öznesi veya nesnesi kıldı ve kılmaya devam ediyor.
Batılılaşma, Türkiye’nin 18. yüzyıldan bu yana en önemli konu başlıklarında birisini oluşturmaktadır. Sürecin seyri ve niteliği özellikle ilk zamanlar devleti yöneten sivil ve asker bürokratların hatta daha çok da Saray’ın irade ve tercihleriyle şekillenmiştir. Süreçte Tanzimat önemli bir aşamadır. Tanzimat, batılılaşmanın bir devlet politikası haline gelişin, geleneksel olan açıkça reddedilmeden batılı olanların hayata aktarılmaya başlanmasının önemli bir aşaması olarak anlam kazanmıştır. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısı, batılılaşma adına gerçekleştirilen bazı uygulamalardan hareketle batılılaşmanın kapsamı sorununun özellikle aydınların gündeminin ilk sıralarında yer almaya başladığı görülür. Batılılaşma bağlamında “kısmî” ve “topyekûn” değişimi hedefleyen iki farklı eğilim oluşur. Taraflar, mensubu oldukları eğilimin düşünsel temellerini ve gerekçelerini oluşturma çabası içerisine girerler. Abdullah Cevdet bunlardan birisidir. O, topyekûn batılılaşma anlayışına sahip bir aydın olarak gerek kitaplarıyla ve gerekse makaleleriyle bir yandan her kesime Batı düşünce ve hayat tarzını tanıtmaya çabalarken diğer yandan da değişim sürecine ilişkin görüşlerini ifade eder. Batılılaşmanın niteliği ve kapsamı konusu yazılarının neredeyse tamamına yakınının eksenini teşkil eder. Topyekûn batılılaşma ve devrimsel nitelikte bir değişme sürece ilişkin tercihlerini ifade eder.
Osmanlı devlet sisteminde ve toplum yapısında açığa çıkan “çözülmenin” sebeplerine ilişkin teşhislerde bulunan ve bu kapsamda “tedaviye” (ıslaha) yönelik önemli tekliflerde bulunan çok sayıda devlet görevlisi ve ulemaya mensup şahsiyetlerden bazılarının görüş, tespit ve teklifleri sürecin işleyişini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bunlar, tespitleriyle ve tedavi önerileriyle sadece yaşadıkları zaman için değil, o günden bugüne uzanan süreçteki hak ederek kazandıkları önemlerini hemen hiç kaybetmeden ve hatta daha da değerli hale gelerek devam ettirmişlerdir. Kâtip Çelebi (1609-1657) bunlardan birisidir. Kâtip Çelebi, oldukça erken sayılabilecek bir dönemde, çözülmeyi tetkik edip, çözülmeyi durduracak ve problemleri çözmeye katkı sağlayacak tekliflerini dile getirmesiyle, teşhislerindeki isabetlilikle, tedavi tekliflerindeki orijinallikle oldukça değerlidir. Dolayısıyla zamanını aşmış bu şahsiyetin konuya ilişkin tespit ve düşüncelerini bilmek, dönemin şartlarını anlamak açısından önem arz etmektedir
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.